Son dört yazıdır BDP’nin demokratik özerklik önerisiyle gündeme gelen yönetim meselemiz üzerine düşünmeye çalışıyorum. Bu meseleyi yalnızca Kürtlerin talebi olarak algıladığımız, tartıştığımız sürece maalesef aşama kaydedemiyoruz. Nitekim Başbakan dahil mecliste bulunan BDP dışındaki partiler ve askerler dahil herkes net karşı pozisyon aldığına göre de daha uzun süre mesafe alamayacağımız açık.
Ama bana tuhaf gelen bir durum var. Daha evvelki akşam Kadir Topbaş bir TV kanalında, İstanbul’un trafik sorunu ve yönetimi üzerine konuşurken trafiğin düzenlenmesi, denetlenmesi ve yönetimi için tüm yetkilerin belediyelerine devrini istiyordu. Bugün özellikle baktım, hiçbir yorum ve yazıda bu talebin yanlışlığı üzerine bir not yoktu, hatta konuyla ilgili haber de yoktu.
Yine benim nedenini bir türlü anlayamadığım bir başka tuhaf durum da şu: BDP’nin ve DTK’nın iki ayrı taslağı var. BDP mecliste de grubu bulunan, meşruluğunu hiç kimsenin tartışamayacağı bir parti. Ama nedense herkes BDP taslağını değil, DTK taslağını konuşuyor. Evet, Kürt siyasetinin bir kanadı taktik olarak böyle davranıyor olabilir, DTK taslağında zamanın dışında kalmış ya da anlamsız ve hatta amacını aşan öneriler de olabilir. Ama sivil kanadın, sivil siyasetin egemen olabilmesi için bile BDP taslağını konuşmak, BDP’lileri muhatap almak gerekmez mi?
Bu noktadan bakarak da, önerilerin içeriğine bakarak da BDP taslağı gerçekten ciddiyetle tartışılmayı hak ediyor. Kaldı ki, Kürt meselesinde belki de ilk kez bu kadar somut reel hayatın sorunlarını konuşmaya başlama fırsatı varken…
Bu nedenle yönetim meselemizi konuşmayı ve tartışmayı çok önemsiyorum ve okuru bıktırma pahasına bu yazıda da son üç yazıdır yapmaya çalıştığım şeye devam edecek ve yönetim meselemiz üzerine önerilerimi yazmaya çalışacağım.
Yönetim meselesi bir etnik kimlik üzerinden çözülemez, kurgulanamaz. Çünkü sorun yeni bir ulus devlet yaratma ihtiyacı değil, hayatımızı kendi kararlarımızla yönetip yönetemeyeceğimiz meselesidir.
Kaldı ki, mahalleden başlayarak farklı yönetim birimleri ve hiyerarşisi de her bir yurttaş için farklı yönetim hiyerarşisi seviyelerinde farklı ve çok kimlikli siyasi tercih ve tutumlar imkanı sunacaktır. Yani yönetimde mahalle/ilçe/il/bölge/ulusal seviyelerin tümünde birden bir etnik veya kültürel kimliğe sıkışmadan siyasete dahil olmak mümkün olacaktır. Çünkü her bir seviyenin problemleri, talepleri, uzlaşmaları ve çözümleri farklıdır. Hayatın her bir sorununu kimlik üzerinden konuşmak, gündelik hayatın her alanında kimlik taleplerini öne almak mümkün olamayacaktır.
BDP taslağının bence en sorunlu yanı katılımı yalnızca bölge seviyesinde düşünmesi ve bunun da kimlik siyaseti tuzağı taşıyor olmasıdır.
Şimdiye dek önerdiklerimi özetleyerek ve temel ilkeleri yazarak tamamlayayım:
Anayasada mutlaka olması gereken ilkeler
Anayasanın başlangıç bölümünde, “Vatandaşın beyanına itibar edilir.”
“Yasama yetkisi TBMM ve yerel birim meclislerinindir.”
“Dezavantajlı durumda olan, ülke ortalamasının gerisinde kalmış olan bölgelere, kesimlere, sektörlere merkezi bütçeden kaynak aktarımı yapılır.”
Yerinden Demokratik Yönetimin Kuruluşu
1.Türkiye yönetim bakımından Genel Yönetim ve Yerinden Demokratik Yönetim Birimlerinden oluşur. Birimlerin nüfus büyüklükleri, birim kurulma ve birleştirme, meclislerinin ve yürütme organlarının seçimi, birimler arası yetki hiyerarşisi ilkeleri, genel yönetimin görev ve yetkileri anayasada belirtilir.
2.Türkiye’deki bütün yerleşim birimlerinde oturanların demokratik seçimlerle oluşturdukları meclisler, kendi sorunları, ihtiyaçları ve imkânları hakkında, kendi sınırları içinde geçerli, bir üst makam tarafından onay gerektirmeyecek ve bozulamayacak, Anayasaya, yasalara ve üst meclis kararlarına uygun yasama ve yürütme kararları alır.
3.İlçe Meclisi, köy ve mahalle ve bağlı belediye meclislerinin; il meclisi, ilçe ve bağlı belediye meclislerinin; bölge meclisi, il ve büyükşehir belediye meclislerinin üst meclisidir.
4.Meclislerin kararları Anayasa’ya ve üst meclis kararlarına uygunluk bakımından yargı denetimi dışına çıkarılamaz.
5.Birimlerin kurulma, ayrılma ve birleşme ile sınır değişikliği kararları, köy ve mahalle için il meclisi, ilçe ve belediye için bölge meclisi, il ve büyükşehir belediyesi ve bölge için TBMM tarafından verilir.
6.Herhangi bir meclis kendi biriminde kendine ait yönetim görev ve sorumluluğunu başka bir organ veya birime devredemez veya bırakamaz.
7.Meclisler, birim başkanı ile başkana bağlı yürütme organını denetler. Yürütme organlarının oluşum biçimi kendi meclislerince kararlaştırılır.
8.Birimler kendilerinin veya diğer birimlerin sınırlarını değiştirecek veya birimler arasındaki hiyerarşiyi bozacak birlik kuramaz.
Yerinden Demokratik Yönetimin Çalışma Kuralları
9.Meclisler Anayasaya ve üst meclis kararlarına aykırı olmamak üzere her konu ve alanda karar alır ve kararlarını kendi sınırları içinde yürütür.
10.Birim seçmeninin beşte birinin yazılı isteği üzerine birim meclisinin kararları, halkoylamasına sunulur; halkoylaması sonucu ilânla yürürlüğe girer.
11.Üst meclisler, alt birimlerin tümünde uygulanacak karar alabilir. Birimlerin tümü yerine bir veya birkaç birimi ilgilendiren karar, ancak alt birim veya birimlerin kabulü veya önerisi üzerine alınabilir.
12.Yer altı doğal kaynakları, şekillenmeler, doğa ve kültür varlıkları ile yer üstü doğal varlıkların korunması konusunda, TBMM ve üst meclisler, bu kurala bakmaksızın bağlayıcı karar alır ve uygularlar.
13.Birim meclisleri millî savunma, millî güvenlik, genel güvenlik, dış politika ve anayasada açıkça yazılı konular hakkında karar alamaz.
14.Üst meclisler ilgili birim meclisinin kararı olmadan, diğer birimlerin kaynak harcamalarını gerektirecek karar alamaz.
15.Birimler yönetim sorumluluğu ve/veya sermaye çokluğu kendilerine ait ticarî ve sınaî şirketler kuramaz.
16.Eğitim genel ve yerinden demokratik yönetimin temel görevidir.
17.Yerinden demokratik yönetim birimleri, üst yönetim birimlerinden onay almaksızın, genel yönetimin belirlediği standartlara ve müfredata uymak şartıyla, her türlü eğitim birimi kurmakta serbesttir. Bunlar müfredatlarını genişletebilirler.
18.Yerinden demokratik yönetim birimleri, üst yönetim birimlerinden onay almaksızın, her türlü konu ve alanda genel yönetimin belirlediği standartları yükseltebilirler fakat standartları düşürecek karar alamazlar.