İsrail saldırısı ardından hem uluslararası hem de iç siyasetin gündemi bu olaya döndü. Şimdiye dek yüzlerce olayda görüldüğü gibi eğer bilgi kaynağınız bizim medya ise sorununuz var demektir.
Ekranlara bakın nasıl bir bilgisizlik, meseleyi iç siyasete bağlayıp yalnızca Ak Parti yandaşlığı ve karşıtlığı üzerinden pozisyon alışlar, meseleyi siyasal İslamcı hareketin başarısı ya da suçu haline getirmeler, bu mesele içinden de Ergenekon zihniyetine pay çıkaranlar, Ergenekon’u aklamaya çalışanlar, hükümeti veya askeri gaza getirmeye çalışanlar, vs. Ama yapılan ve söylenenlerin çok büyük kısmı bilgisizlik temelli olduğundan meseleyi iç siyasete bağlayıp, eski bildik ezber, dil ve pozisyon alışlarla yorumladığını sanma durumu. Olup biteni bu medyayla anlayabilir misiniz? Eğer henüz okumadıysanız Doğan Akın’ın iki gün önceki analizini ve meselenin tüm boyut ve unsurlarını soğukkanlı bir kalemden okuyun lütfen.
Giden gemiler, yandaşları veya karşıtları üzerinden yalnızca İHH İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı organizasyonu sanılsa da gerçek bu değil. Asıl organizatör aktör Özgür Gazze Hareketi (Free Gaza Movement). Free Gaza Movement, Gazze’ye uygulanan ablukayı aşmak ve yardım malzemeleri ulaştırmak amacıyla Filistinli ve uluslararası insan hakları aktivistlerinden oluşmuş, Uluslararası Dayanışma Hareketi’nin de dahil olduğu bir sivil platform. 2008 yılından beri 4 kez şimdiki gibi gemilerle yardım seferi düzenlediler. 2008 Ağustos ayında iki gemi Gazze’ye ulaştı ve acil yardım malzemeleri ulaştırdı. Bu sefere İsrail itiraz ettiyse de engellemedi.
2008 Kasım ayında bir gemiyle 26 aktivist ve tıbbi malzemeler Gazze’ye ulaştı. 2008 Aralık ayında tıbbi malzeme taşıyan gemiye İsrail askerleri müdahale etti, gemi Lübnan’a yanaşabildi ama getirilen tıbbi malzemeler İsrail’in de izniyle kara yolundan Gazze’ye ulaştırıldı. 2009 Haziran’ında 21 aktivist ve tıbbi malzemelerle yola çıkıldı, İsrail askerleri müdahale etti, gemi bugünkü gibi İsrail’in Aşdod limanına çekildi. Fakat malzemeler Gazze’ye ulaştırıldı. Bu dört seferde de hem dünyaca bilinen aktivistler hem de politikacılar ve gazeteciler vardı gemilerin içinde.
Free Gaza Movement bu yıl havaların düzelmesiyle birlikte aynı çabalara devam edeceğini ve Mayıs 2010 planını önceden açıkladı: “Free Gaza”, “Baharda Yelken Açacak” Bu bahara 6 gemiyle tekrardan yola koyuluyoruz. … Türkiye’den IHH ve MAZLUMDER’in organizasyonu ile sağlanacak 2 gemiyle … Gazze’ye yönelik felaket ambargoyu doğrudan delmeyi deneyeceğiz. Ne İsrail’den ne de Mısır’dan herhangi bir izin talep edilecek. Doğrudan uluslararası sulardan Gazze karasularına giriş yapılacak. Gazze Özgürlük Yürüyüşçülerinin ve Viva Palestina konvoycularının çabalarının üzerine yeni bir çaba ilave olacak.
Elbette İsrail’in gayri meşru blokajı bekleniyor. Kaynaklarımızı ve imkânlarımızı sorgulamak manasında konuyu masaya yatırıyor ve kamuoyuna ilan ediyoruz. Ağustos 2008’den şimdiye değin 4 kere Gazze’ye denizyoluyla ulaştık, bu yıl grubumuz küçük bir filo şeklinde gidip gelmeyi düşünüyor. Tüm dünyadan sivil toplum kuruluşlarını, insan hakları hareketlerini, cemaatleri, cemiyetleri, hareketleri filoya katılıma çağırıyoruz.”
Biz kendi gemilerimizle, hükümetin ne yapacağıyla, hala tüm partilerin mutabık olmayı başaramadığı mutabakat metniyle meşgulüz ama şu anda hala Free Gaza organizasyonuyla iki gemi Gazze’ye doğru hareket halinde. Bu ablukayı aşma hamleleri yaz boyunca da sürecek.
Gördüğünüz gibi sevgili okur, yandaşlarının ya da karşıtlarının ilan ettiği gibi bu gemiler ve seferler bir siyasal İslamcı hareketin sahipliği ve tekelinde değil. Ama niçin sonrası protestolar dahil İslamcıların elinde kalmış bir insan hakları eylemi konuşuyoruz? Niçin mesele yalnızca iktidarın başarısı veya başarısızlığına terk edilmiş olsun? Niçin mesele yalnızca Türkiye’nin batıdan kopması, İsrail’le savaşması olsun? Sanal platformlarda mangalda kül bırakmayanlar niçin bu eylemin içinde, sokaklarda, meydanlarda yoklar? Sol sanal ortamlarında bile niçin Gazze ve insan hakları meselesi konuşulmuyor?
Benim bu meselede sorgulamaya, anlamaya çalıştığım, nasıl oldu da sol son yirmi yıldır bu meselelerdeki duyarlılığını, eylemliğini siyasal İslamcılara bıraktı? Burnumuzun dibindeki Bosna katliamından da mı ders çıkarmayı beceremedik? Evrensel meselelerde aktif olmayan, fikri evrensel olmayan, sol olabilir mi?
Ya vicdanlarımız, vicdanlarımızdan siyaset üretmek yerine önceki siyasi pozisyonlarımıza vicdanlarımızı da mı rehin verdik?