Kendini aslen nereli tanımladığı’ sorulduğunda varoş insanları da ülke ortalamasında cevaplar veriyor; fakat ‘kendini yerleşmiş sayıyor mu’, ‘bulunduğu yerden gitmek ister mi’ soruları, ne kadar kararlı bir biçimde kente asıldıkları, hayata tutunmaya kararlı olduklarını ortaya çıkarıyor.
Uzun yıllar boyunca tüm dünyada ve ülkemizde de hala bireyin günlük yaşamında tercihleri veya tüketim farklılıkları ‘demografik’ özelliklerle açıklanmaya çalışılıyor. Bir adım ötesinde ise araştırmalar ve akademisyenler bireyin değerlerini veya ihtiyaçlarını anlamaya çalışarak bu farklılıkları anlamlandırmaya çalışıyor. Ancak bireyin yaşamını ve günlük tüketim tercihlerini veya siyasi tercih ve tutumlarını sadece eğitimi veya geliri ya da ihtiyaçları açıklamaya yetmiyor. Özellikle algı teorilerindeki gelişmeler sonucu biliyoruz ki, bireyin beyni boş bir defter gibi bir siyasetçinin söylediğini veya bir tek reklamın doğru mesajını aynen algılayıp hemen bir tutum geliştirmiyor. Aksine, geçmiş yıllar, yaşanılanlar, kültürel kökenler ve bilinçaltı diyeceğimiz bir mekanizma kararları ve tercihleri etkiliyor. Bu daha geniş davranışları, kökenlerini, nedenlerini, bireyler arası farklılıkları ve kümelenmeleri anlamak için de bazı modeller geliştirilmiş ve kullanılıyor. Ülkemizde ise bu kümelendirmeler genellikle gelir ve tüketim tercihleri üzerinden ele alınmakta ve yaygın olarak tanımlamaları Türkiye dışında yapılmış ve tasarlanmış SES (sosyo-ekonomik statü) gruplamaları kullanılıyor.
KONDA’nın son iki yılda yaptığı 11 araştırmanın gösterdiği önemli ipucu ise, ülkemizde bireylerin yaşam algılarını, tercihlerini ve aralarındaki farkları net biçimde açıklayan unsurlar yaş, gelir, cinsiyet, yaşanılan yer değil eğitim seviyeleri ve siyasi tercihleridir.
Bu bulgunun ülkemize özgü açıklamalar için öneminin yanı sıra, yine bilmekteyiz ki, ülkemizde hemen her mesele çok katmanlı, çok boyutlu, çok aktörlü, çok unsurlu hale gelmiştir. Geleceği açıklamaya yarayacak veriler, bireylerin bu değişen günlük yaşam ritmi içinde yeni kümelenmelerini ve yeni yaşam tarzlarını anlamaktan geçmektedir. Ülkemizdeki yeni yaşam tarzlarını anlamaya çalışmak, kümelenmelerin kodlarını çözmeye çalışmak ve bu bulgular üzerinden yeni tercihleri, algıları ve beklentileri ortaya çıkarmak çok önemli hale gelmiştir. Çünkü bu durumu açıklamaya SES grupları yetmemektedir.
Bu nedenle, HAYAT TARZLARI araştırması için özel bir model tasarlanmış, bireyi çevresi ve değerleriyle beraber ele alan, karar ve tercih oluşturma süreçlerinde algılarını-beklentilerini-korkularını dikkate alıp, davranış tercihlerini 11 ayrı gündelik hayat alanında ve siyasi tercihleri üzerinden ölçmeye çalışan sorular tasarlanmıştır.
Araştırmanın saha çalışması Nisan/2008 ayında, 41 ilde, 1116 mahalle ve köyde 6481 denekle yüz yüze görüşmeyle gerçekleştirilmiştir. Görüşme yapılan iller TÜİK yeni bölge tanımlarındaki 3. Seviye 26 alt bölge esas alınarak seçilmiş ve tüm 26 bölgenin temsili sağlanmıştır.
Yine benzer modelle “kültürel ve ahlaki değerler” ağırlıklı ikinci bir araştırmamız da Ağustos/2008 ayında gerçekleştirilmiştir.
İki araştırmada da örneklem hazırlanırken yalnızca kır/kent ayrımı kullanılmamış, yerleşim yerleri Kır /Kent/Metropol olarak ayrılmıştır. Metropoller Büyükşehir Belediyesi sınırları içi olarak tanımlanmıştır. Araştırmalar kapsamında 15 yaş üstü kişilerle görüşülmüştür. Bu yazı dizisi, her iki araştırmanın kapsamı alanı olan 52 milyon 15 yaş üstü yetişkininin bulguları ve analizlerine dayanmaktadır.
Araştırmaların verileri içinde günümüz Türkiye’sindeki birçok siyasi tartışma veya sosyolojik çalışma konusu olan bazı meselelerle ilgili de inceleme ve analizler yapmak olanaklı olmuştur. Bir başka deyişle “veri madenciliği” yaparak bazı konularda önemli bulgulara ve analizlere ulaşılabilmektedir. Örneğin, örneklemin metropol alanları da kendi içinde ayrıştırılabilmiştir.
Saha çalışması sırasında anketörlerce ayrıca not edilen “oturulan evin tipi” (gecekondu/müstakil ev/apartman/site/lüks konut/villa) bilgileri kullanılarak ve bu bilgiler gidilen mahalle içindeki sokağın (gecekondu alanı/yeni gelişen bölge/geleneksel kent alanı/lüks alan gibi) gözleme dayanan bilgileriyle eşlenerek metropollerde görüşülen deneklerin oturdukları yerler “varoşlar / kentsel alanlar / lüks konutlar” olarak ayrılmıştır. Kuşkusuz yapılan ayrım anketörlerin, kontrolörlerin, ekip şeflerinin gözlemlerine ve bizim değerlendirmelerimize dayalıdır, bu anlamda da sübjektiftir. Dolayısıyla bazı tanımlama ya da ayrımların hata payı olmakla beraber varoşların bulgularına bakıldığında da yaptığımız ayrışmanın anlamlı farklılıklar, kendi içinde tutarlı tutumlar ve yaşam biçimleri ortaya koyduğu görülmektedir.
|
Deneklerdeki yüzdesi |
22 Temmuz seçmen % |
15 yaş üstü Nüfustaki payı |
Kır |
34,0 |
29,0 |
15,1 milyon |
Kent |
23,8 |
29,0 |
15,1 milyon |
Metropol-Varoş |
15,3 |
42,0 |
8,1 milyon |
Metropol-Kentsel alan |
23,7 |
12,5 milyon |
|
Metropol-Lüks alan |
2,2 |
1,2 milyon |
|
Türkiye |
100,0 |
100,0 |
52,0 milyon |
Bu yazı dizisinin tam metnine ulaşmak için : METROPOLLERİN YOKSUL VE YOKSUNLARI: VAROŞLAR