3. GÜN:
2014 Yerel seçimlerinin önemli sonuçlarından birisi siyasetteki konsolidasyonun tamamlanması ve kalıcılaşması oldu. 2009 Seçimlerinde yüzde 15’lerde olan diğer partiler, 2002 genel seçimlerinden beri giderek hızlanmakta olan konsolidasyon sonucu yüzde 5’in altındalar artık. Önümüzdeki birkaç seçim ve hele yüzde 10 seçim barajı gibi anti demokratik bir uygulama sürdükçe, siyasi arenada bu dört partiyi göreceğimizi söyleyebiliriz. Bir süre siyasi arenadaki değişim yeni bir aktörün çıkması biçiminde değil, var olan partilerin kendi iç değişim ve dönüşümleri üzerinden gerçekleşecek gibi görünüyor.
Var olan dört partinin varlık alanları da değişken. Ak Parti ülkenin hemen her yerinde rekabetin bir parçası. Ak Parti oyu yalnızca üç ilde yüzde 20’nin altında (Tunceli’de yüzde 14,5, Şırnak’ta yüzde 19 ve Iğdır’da yüzde 19,6). CHP ise 9’u büyükşehir olmak üzere 28 ilde yüzde 10’un, 15 ilde yüzde 10-20 bandında. Buna karşılık MHP 5’i büyükşehir olmak üzere 16 ilde yüzde 10’un, 20 ilde yüzde 10-20 bandında. BDP’nin de Kürt yurttaşlara sıkıştığını biliyoruz. Tüm ülkeden bakılınca farklı bölgelerde farklı ikili rekabet yaşanıyor.
Yalnızca coğrafi anlamda değil hayat tarzları kümelenmeleri açısından da bakıldığında yine partilerin tabanları farklılaşıyor. Ağırlıklı olarak CHP modern hayat tarzı olanlara, MHP geleneksel hayat tarzı olanlara yaslanmış görünüyor.
Ege ise ülkedeki bu siyasi tablonun kendi ölçeğinde tekrarı bir bakıma. Ege’yi siyasi alanlar bakımından üçe ayırmak mümkün. CHP’nin kesin alan hakimiyetinin olduğu İzmir, Ak Parti’nin ve MHP’nin de rekabete dahil olduğu Aydın, Çanakkale ve Muğla, üçlü rekabet olsa da Ak Parti’nin önde, MHP’nin ciddi biçimde rekabette var olduğu iç Ege. Coğrafi olarak şunu söylemek mümkün, Anadolu platosunun ovaya inmeden önceki uç kalelerinde (Balıkesir, Kütahya, Manisa, Denizli, Uşak, Afyon) MHP, ovaya ve denize inince CHP, Ak Parti ile rekabet ediyorlar.
Bu üç il kümesi açısından bir başka ilginç veri de üçüncü kümedeki illerin ağırlığı İzmir’e doğru olmak üzere diğerlerine göç veren iller olması.
İzmir’de seçimlerde sürpriz olmadı denilebilir bir bakıma. Ak Parti Binali Yıldırım’ı aday yaparken, kazanmayı değil ülke oy ortalaması açısından ulaşabileceği en yüksek oyu hedefledi. Binali Yıldırım yerine daha düşük profilli bir adayla girseydi, bu oranı da yakalayamazdı muhtemelen. CHP ise İzmir’de rahattı. Ülkedeki kutuplaşmanın etkisi ile Aziz Kocaoğlu’nun dürüstlüğüne olan güven duygusu birleşince kaybetme riskini hissetmedi hiç. Belki bu rahatlık nedeniyle ve 31 ilçeyi de kazanacağı özgüveniyle ilçe adaylarında hatalar yapıldı. Bazı isimler CHP’den aday olamayınca başka partilerden aday olsalar da neredeyse CHP oyu üzerinde hiç olumsuz etkileri olmadı.
İzmir seçmeni Ak Parti ile inatlaştı bir bakıma. Ak Parti ilk kez bazı ilçelerin belediye başkanlıklarını kazanırken 2010 referandumunda ve 2011 genel seçimlerinde yakaladığı tabanını korumuş oldu.
CHP için ise asıl İzmir’de bundan sonrası önemli. Çünkü ilk kez bu kadar iş ve projeler konuşuldu. İşin ve projelerin seçim tercihine değil ama bundan sonraki beklentilere etkisi olacağı, yerel hizmetlere, projelere talebi yükselteceği beklenebilir.
Değişimi, diğer toplumsal kesimlere açılımı en sık tartışan, farklı siyasi kesimlerden aday transferleriyle bunun yoluna arayan CHP için Aydın ilginç bir örnek oldu. 2009’da burun farkıyla seçimi kazanan Özlem Çerçioğlu, dili ve hizmetlerinin katkısıyla, bu kez farkı çoğaltarak kazandı.
Ege’nin üç farklı il kümesinde farklı siyasi rekabetler 2015 genel seçimlerinde de sürecek gibi görünüyor.