Seçim rallisinin birinci etabı tamamlanmak üzere. 30 Mart akşamı, her gün giderek yükselen son iki yılın siyasi, toplumsal ve ekonomik gerilimlerine toplumun cevabını öğrenmiş olacağız.
Gözlemim, bu seçimin siyasi tercihlerden daha öteye geçtiğidir. Nasıl kavramsallaştıracağımızı henüz bilmiyorum ama artık, -bazı Ak Parti yandaşları kutuplaşma olmadığını iddia etseler de- bilinen kutuplaşmalardan da öte bir aşamayı yaşadığımız açık. Seçim rallisinin ilk etabının, “Cumhurbaşkanlığı seçiminin kostümlü provası” olacağını söylemiş olsam da bugün daha öte bir durum ve anlamları var.
Yerel seçimin yorumlarını Pazar sonrasına bırakarak, o gece ben hangi sayıları, niçin merakla beklemekte olduğumu not edeyim:
1. Katılım oranı ne olacak, neyi gösterecek?
Türkiye’de seçimlere katılım oranı her zaman yüksek seyretmektedir.[1] Yine öyle olacağı beklenir. Bu kez katılımı etkileyecek birden çok unsur var. Özellikle son birkaç seçimdir üretilen hile dedikoduları, bu seçimlere yönelik olarak hemen tüm partilerce sahiplenilmiş görünmektedir. Bu durum seçmenlerini de etkileyecektir.
Diğer bir unsur, benzer nedenlerle gelişiyor gibi görünse de yurttaşlık haklarına sahip çıkma amaçlı sivil hareketlerin gayretleriyle bu kez yüksek katılım beklenebilir.
Katılım oranlarını anlamlı kılan bir başka belirti, 17 Aralık sürecinin Ak Parti seçmeninde ürettiği hoşnutsuzluğun oy tercihini değiştirmeye yetmese bile seçime katılmama yönünde bir tepki dalgası gelişip, gelişmediği de ayrı bir soru olacaktır.
Yaşanan ve artık bambaşka bir evreye ulaşan kutuplaşmanın dürtüsüyle çekirdek seçmenlerin partilerine sahip çıkma güdüleri de bir başka katılım oranı belirleyicisi olacaktır.
Yine de yüzde 85 dolayında katılım ve ortalama yüzde 3 geçersiz oy hesabıyla sonuçta o akşam 52,6 milyon seçmen içinden 42 milyon seçmenin oy tercihini konuşacağımızı bekliyorum.
2. Ülke geneli partilerin oy oranları ne olacak?
Bu yerel seçimlerde Büyükşehir kanunuyla büyükşehir, seçim çevresi gibi tanımlarda yapılan değişiklikler nedeniyle partilerin ülke genelindeki oy oranlarının nasıl hesaplanacağı tartışmalıdır.[2] Daha önce İl Genel Meclisi oyları üzerinden ülke oy oranları dikkate alınırken bu kez 51 ilde İl Genel Meclisi oyu kullanılacak. Büyükşehirlerde ise Büyükşehir Belediye Başkanı için ve İlçe Meclisleri için tüm seçmen oy kullanacak. Dolayısıyla ülke ortalaması için İl Genel Meclisi oyları ile ya Büyükşehir Belediye Başkanı oyu ya da ilçe meclisleri oyu toplanarak ülke ortalaması hesaplanabilir. Kutuplaşma etkisi yanı sıra, büyükşehirlerde adaylara ve vaatlere göre değil siyasi kimliğe göre oy verme gibi nedenlerle iki seçenek arasında sonuç açısından çok özel farklılıklar oluşmayabilir.
Hangi hesapla yaparsak yapalım, partiler hangi oranları hedeflediler ve seçmen tercihi hangi oran tablosunu şekillendirecek?
Ak Parti bu seçimde tek, tek kazandığı başkanlıklar peşinde olmaktan daha çok ülke oy oranı üzerinden bir hedef belirlemiş gibi görünüyor. Ülke ortalamasında yüzde 40’ın altında veya üstünde olmak ve olabiliyorsa yüzde 45’i geçmek gibi farklı sonuçlar Ak Parti’nin seçim sonrası senaryolarını belirleyecek. Elbette İstanbul, Ankara gibi sembolik önemi yerleri de korumaya çalışacak.
CHP ise oy oranından daha çok İstanbul, Ankara gibi bazı yerlerde başkanlığı kazanmak ve moral üstünlük yakalamak peşinde. Elbette olabiliyorsa da yüzde 30’luk psikolojik eşiği aşmak hedefleniyor gibi görünüyor.
MHP, hem Ak Parti’nin hem de CHP’nin göz diktiği tabanını korurken öncelikle yüzde 15 eşiğini, eğer mümkünse de yüzde 20 psikolojik eşiği aşmayı hedefliyor. Kazanılan başkanlıklar ikinci sırada.
BDP’nin öncelikli hedefi bölgede kazandığı başkanlık sayıları artırmak, özellikle bölgedeki Diyarbakır, Mardin, Van, Urfa gibi büyükşehirleri kazanmak. İkinci hedef, HDP örgütlenme modelinin ne denli başarılı olacağı ya da Türkiye partisi olma hedefine ne denli yaklaşıldığı yani ülke oy oranı olacak.
3. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını kim kazanacak?
Galiba seçim gecesinin en heyecanlı bekleyişi iki Büyükşehirde Belediye Başkanlıklarını hangi partilerin kazanacağı olacak. Bu iki büyükşehirdeki sonucun üreteceği moral üstünlük neredeyse her şeyin önünde gibi duruyor. Ak Parti çok uzun süredir yönettiği iki metropoldeki hakimiyetini sürdürüp sürdüremediğini görecek. CHP ise seçmen tabanını genişletmek için bulduğu aday transferi yönteminin başarılı olup, olmadığını görecek. Ki bu da 2015’e kadar ki parti stratejisini belirleyecek.
4. Akdeniz’deki büyükşehirleri kim kazanacak?
Antalya, Mersin, Adana ve Hatay’da her birisi kendine özgü nedenlerle başkanlık seçimleri çok önemli.
Antalya’da CHP’nin kazandığı 2009 sonucunu kutuplaşma belirlemişti, bu kez seçmen nasıl davranacak?
Mersin Kürt yurttaşların yoğun göçü sonrasında ve uzun süredir süren CHP yönetiminden sonra nasıl davranacak?
Adana’da üç partinin de soluk soluğa yarıştığı seçimin sonucu ne olacak? Milliyetçi oylar hangi partide toplanacak?
Hatay’da Suriye olayları, Alevi yurttaşların duyarlılık ve kaygıları, partisine küsüp şimdi CHP adayı olan aslında Ak Partili adaya CHP seçmeninin tepkisi gibi unsurlar sandığa nasıl yansıyacak?
5. Ege ve Trakya’da Ak Parti CHP üstünlüğünü sarsabilecek mi?
Ege ve Trakya’da kazanılan başkanlıkların sayısından daha çok CHP üstünlüğü ve yoğunlaşması artarak mı sürecek yoksa Ak Parti mevzi kazanımlar elde edebilecek mi? CHP Ankara’nın doğusunda etkisizliğini sürdürecek mi? Ülke genelinde yayılma yerine bazı bölgelerde yoğunlaşmanın sürüyor olma ihtimali CHP’nin politikaları üzerinde ne türden sonuçlar üretecek?
6. Ak Parti – BDP rekabeti mi Kürt yurttaşlar arasında seküler-dindar kutuplaşması mı?
Doğu ve Güneydoğu’daki seçim sonuçları yine Kürt yurttaşlar arasında Ak Parti ve BDP tercihleri dışında başka bir seçeneğin hala gündemde olmadığını gösterecek muhtemelen. Öte yandan Ak Parti – BDP siyasi rekabeti dışında Kürtler arasında da bir kutuplaşma eğilimi olduğunu gözlüyoruz bir süredir. Bu kutuplaşma sürüyor mu göreceğiz Pazar akşamı.
Elbette bunların dışında özel durumların ya da rekabetlerin yaşandığı birçok yer var ama kanımca bu işaret ettiğim sonuçlar geleceğimize dair de önemli siyasi ipuçları verecek.
7. Partiler ve liderler sonuçları nasıl yorumlayacak?
Benim en büyük merakla beklediğim şey ise partilerin ve liderlerin sonuçları nasıl yorumlayacakları olacak. Oranlar her ne olursa olsun, Pazar’ın sonuçlarını yalnızca kendi başarı hikayeleriyle, kampanya boyunca karşılıklı sürdürdükleri şeytanlaştırma dili ve zihniyetiyle mi yorumlayacaklar yoksa karşı tarafın oylarının ne anlama geldiğini anlamaya mı çalışacaklar? Onların dili ve söylemi Pazartesi sabah ülkenin nasıl bir toplumsal psikolojiyle uyanacağını ve gelecek günlerin ipuçlarını gösterecek.
Yaşanan yıkım sürecinin yapıcı yıkıma dönüşüp, dönüşmemesi de sonuç olarak o partilerin ve liderlerin elinde çünkü.
[1] 12 Eylül sonrası yerel seçimlere katılım ve geçersiz oy oranları:
Yerel seçimler | Katılım % | Geçersiz oy % |
1984 |
91,1 |
3,7 |
1989 |
81,5 |
3,2 |
1994 |
92,2 |
4,2 |
1999 |
86,9 |
3,2 |
2004 |
76,3 |
2,8 |
2009 |
85,2 |
2,3 |
[2] 30 Martta 2014 Mahalli İdareler Seçimlerinde aşağıda adları yazılı 8 ayrı seçim yapılacaktır.
1- Büyükşehir kurulan 30 ilimizde,
a) Büyükşehir Belediye Başkanlığı,
b) Büyükşehir İlçeleri Belediye Başkanlığı,
c) Büyükşehir İlçeleri Belediye Meclis Üyeliği,
d) İlçelere bağlı mahallelerde, Mahalle Muhtarlığı ve Mahalle İhtiyar Üyeliği,
2- Diğer 51 ilimizde
e) İl Genel Meclisi Üyeliği,
f) İl merkezi ve bağlı İlçeler Belediye Başkanlığı,
g) İl merkezi ve bağlı İlçeler Belediye Meclisi Üyeliği,
h) Mahalle Muhtar ve Köy İhtiyar Heyeti Üyeliği
i) Köy Muhtarlığı ve Köy İhtiyar Meclisi Üyeliği,