Seçmen değil insan (2)

Seçmen kimdir? Genellikle okur, izleyici, müşteri, tüketici gibi birey üzerinden açıklamalar üretiyoruz. Bireylerin davranışlarını ve tercihlerini açıklamaya yönelik birçok model var kullanılan. Örneğin en yaygın kullanılanlardan birisi sosyoekonomik statü (SES) dediğimiz, özellikle televizyonların rating tartışmalarında sıkça kulağımıza çalınmış olan A-B-C gibi kümelemeler. Esas itibariyle bu model eğitim ve gelir gibi somut, ölçülebilir demografik özelliklerden yola… Okumaya Devam Et

Seçmen değil insan (1)

Seçim rallisi 17 Aralık sürecinin gölgesinde başladı. Aslında yaşananlar sürpriz de değil. Uzun, sıcak bir kış geçecek demiştik.* “O denli çok iç ve dış dinamik, siyasal-toplumsal ve küresel fay hatları hareket halinde ki önümüzdeki bir, iki yıl ülkenin belki de 30-40 yıllık geleceğini etkileyecek… Kutuplaşma öylesine iki tarafın aktörlerini ve medyayı da rehin almış durumdaki,… Okumaya Devam Et

İlişki ve diyalog zeminleri bir bir yok olurken

Gözlerimizin önünde toplumsal “biz tahayyülü” parçalanıyor. Herkes, “biz” derken bazılarını saymıyor. “Biz” denen şey aslında “bizimkiler” anlamına geliyor. Bu noktaya yalnızca son dört-beş haftada gelmedik. Son on yılda gele, gele, geldiğimiz yer burası. Önce endişeli modernlerin, laikçilerin, Ergenekoncuların toplumun duygularını eğip, bükme çabaları. Sonra hükümetin çabaları. Şimdi de cemaatin çabaları. Herkes kendi yaptıklarına diğerinin yaptıkları… Okumaya Devam Et

Süreç yaratıcı yıkıma dönüşür mü?

17 Aralık yolsuzluk operasyonu diye başlayan süreç beş haftayı doldurdu. Süreç beş katmanda ya da vakıa üzerinde yürüyor ve her birinin dinamikleri farklı. Elbette bu beş katmanın hepsi birbirinin hem nedeni hem sonucu. Birinci vakıa, yolsuzluk meselesi. İkinci vakıa Halk Bankası operasyonu. İlk günden beri yazdığım gibi Halk Bankası üzerinden yürüyen ekonomik ve mali operasyon… Okumaya Devam Et

Cevaplar bu değil

Yaşanan krizin yönetilemediği açık. Hatta krizi yönetmek adına yapılan her hamle krizi daha da derinleştiriyor. Kabul edelim ki bugün yolsuzluk operasyonu diye başlayan süreç devlet krizine dönüşmüş durumda. Her şeyden önce daha basit ve siyaset dışı bir ilkeden başlayalım. Günümüzün karmaşıklık ve belirsizlik esaslı, çok aktörlü, çok boyutlu gündelik hayatında problemin kendisi kadar problemi ele… Okumaya Devam Et

Kriz yeni bir devlet aklında mutabakat üretiyor

17 Aralık’ta yolsuzluk operasyonu olarak başlayan sürecin artık bir siyasi krize ve anayasa krizine dönüştüğü konusunda galiba kimsenin kuşkusu yok. Yolsuzluk gerçeği üzerine inşa edilmiş operasyon her iki tarafın görünür olan ve olmayan çoklu aktörlerinin hamleleri ile sistem krizine dönüştü. Belki de sistem kırılmanın eşiğine doğru yaklaşıyor. Ne hükümet ne de muhalefet ve iki tarafın… Okumaya Devam Et

Herkes giderek inandırıcılığını yitiriyor

Ortalık toz duman yine. Son iki haftadır yaşananlar üzerine okumadığınız, dinlemediğiniz bir şey kaldığı sanmıyorum.  Son beş yıldır olduğu gibi aynı siyasiler ve yorumcular aynı biçimde hizalandı. Tek fark beş yıldır aynı argümanları, paragrafları kuranlar yer değiştirdi. Önceden bir tarafın kullandığı dil ve argümanları şimdi öteki taraf kullanıyor, öbür taraf da ötekilerinkileri. Bu denli aklını… Okumaya Devam Et

Ne oluyor? Ne olabilir?

Son hafta yaşananlar yalnızca cemaat-hükümet kavgası üzerinden açıklanabilir mi? Olanları içerik ve biçim olarak ayırarak baktığımızda çok belirgin şeyler var. İçerik iki parça aslında. Bir parçası yolsuzluk ki hiçbir açıklama ve savunma ortaya çıkan tabloyu aklamaya yetmez. Suçlayanlar da savunanlar da, bu ülkedeki herkes yastığa başını koyduğunda ne olduğunu biliyor. Bu devlet ve yönetim düzenindeki… Okumaya Devam Et

Zorunlu bir açıklama ve seçmen bilgileri güvenliği

Önce dün bir gazetemizde ve daha sonra da çeşitli medya organlarında bana atfen verilen “seçmen bilgilerinin Rusya’da hackerların elinde olduğu” haberine dair bilgi ve fikrimi paylaşayım. İstanbul Politikalar Merkezi, KONDA Araştırma Şirketi ve National Democracy İnstitute işbirliğiyle, Fuat Keyman’ın, Tarhan Erdem’in ve benim yürütücülüğünde, seçim sistemi ve siyasi partiler kanunu reformları üzerine çalışılan öneriler Salı… Okumaya Devam Et

Yönetimde yerelleşme neden sağlanamıyor?

Hangi partinin programına, söylemine baksanız hepsinde yerel yönetimleri güçlendireceği vaadi var. Hangi sivil veya asker bürokrata sorsanız, hepsi yerel yönetimlerin güçlendirilmesinden yana. Tüm sivil toplum aktörleri de öyle. Madem bu denli bir güçlü fikri mutabakat var, neden hala düzgün, işleyen ve herkesin memnun olduğu bir yerel yönetim reformu yapamıyoruz? Çünkü herkesin zihni ve duygusal ambargoları… Okumaya Devam Et