Biliyorsunuz, “provokatör”, “provokasyon” sözcüklerini bugünlerde yine sıkça duyuyoruz, kullanıyoruz. TDK Sözlüğe göre bu yabancı kökenli kelimelerin Türkçe anlamları “kışkırtıcı” ve “kışkırtma” demek. Bizdeki kullanım biçimiyle de “kışkırtılanın niyeti, günahı yoktu ama art niyetli birilerince gaza getirildi, tuzağa düşürüldü ve suçu işledi” demek.
Gerçekten ne istiyoruz?
Kürt sorunu, Tokat’taki saldırı, DTP’nin kapatılması ve Dolapdere, Malatya gibi bazı yerlerdeki toplumsal gerilimlerin yaşandığı geçen haftanın olaylarından sonra yeni bir aşamaya geldi.
Siyasi aktörler ve siyaset yolları değişti
Türkiye’de değişenin ne olduğunu analiz etmeye ve anlama çabasına devam edelim. Değişen şeylerden bir tanesi siyaset yapma yolları. Doğal olarak siyaset yapma yollarına bağlı olarak siyasi aktörler de çeşitlendi ve değişti.
Bilinen siyasi eksenler bugünü açıklamıyor
Ülkede olan bitenleri ya da değişenleri anlamak için eski bildiğimiz kavramlar yeterli değil artık. Önceden toplumdaki farklılaşmaları açıklamak için kullandığımız sağ-sol, ilerici-gerici, merkez-çevre gibi tanımlamalar kullanırken, şimdi bu kavramlar yeterli değil bence.
Değişiyor dediğimiz ne?
Ülkede değişen bir şeyler var. Değişenin ne olduğunu ve değişimin nereye doğru olduğunu tanımlamaya çalıştığımızda farklılıklar ortaya çıkıyor. Son bir yılın ve hatta son üç ayın siyasi tartışmalarına, örneğin Kürt sorununa baktığımızda da aynı tanımlama problematikini konuşmaya başlıyoruz.
Yüzleşme zamanı
Pervaneler ışığa koşarlar ve ışığa ulaştıklarında, ulaştıkları ışık onları yakar yok eder. Yine de her pervane, yok olacağını, yanacağını bilerek ışığa koşar. Çünkü pervane için hayatın anlamı ışıktır. Çünkü pervane için hayat, karanlığa, bilinmezliğe, belirsizliğe, kimin dost kimin düşman olduğunun bilinmediği puslu karanlıklara karşı çıkıştır. Pervaneler için karanlıklardan beslenen sadakatsizliğe, pusuculuğa, kurulan tuzaklara karşı çıkmanın… Okumaya Devam Et
Tepki sanılan suç olmasın!
İzmir’de DTP konvoyuna saldırı görüntülerini hep beraber izledik. Peşinden siyaset adamlarının bildik söylemleri tekrarlamalarını da, ekranlarda ve köşelerde yazılıp söylenenleri de. Ayrım yapmaksızın bu siyaset adamlarının ülkenin en can alıcı sorununa yaklaşımlarıyla yarın nasıl bir sabah uyanacağımızı Allah bilir! Medyadaki bazı söz ve yazılara, bilim adamı ya da kanaat önderi olarak boy gösteren, kutuplaşmanın cazgırlarını… Okumaya Devam Et
Dindarlık artıyor mu?
Son iki gündür yayınlanan bir araştırmayla toplumda dindarlık artıyor mu gibi son yılların gözde sorularından birisine geri döndük. Meseleyi doğru anlayabilmek için önce din meselesinin var olan üç boyutundan analize başlayalım isterseniz: İnanç boyutu, ibadet boyutu ve kültürel boyutu. İbadet boyutu ya da ibadet alışkanlığı, ibadet kurallarına uyma gibi meseleler değişebilir. Kültürel boyut olarak dinin… Okumaya Devam Et
Yine siyaset efsaneleri üzerine
İki tane siyaset efsanesi her zaman ilgimi çekmiştir. Anlamaya çalışıyorum, ama bir türlü de anlayamıyorum. Bu iki efsanenin zihin ve siyaset dünyamızı etkileyen en önemli unsurlardan birisi olduğunu da görüyorum.
Körlük
Eminim, “Kürt açılımı”, “demokratik açılım”, “kardeşlik projesi” adı her ne ise, tartışma sürecinin geldiği noktada önceki gün TBMM’de yaşanan tartışmaları hepiniz izledi ya da bu gün yüzlerce yorum okuyor, dinliyorsunuz. Gördüklerim ve okuduklarım, kusura bakmayın ama ne kadar sürrealist bir ülkede yaşadığımızı, ne kadar sürrealist günlerden geçtiğimizi anımsattı bana. İtiraf ediyorum çok ama çok içim… Okumaya Devam Et