Sistemin sonuna gelinirken

Ergenekon, Balyoz derken 12 Eylül ve 28 Şubat davaları da başladı. Ülke önce darbeci geleneğin sivil ve üniformalı askerleriyle hesaplaşmaya çalışırken nihayet vesayetçi zihniyetle hesaplaşma yoluna girdi. Son üç yılın Ergenekon, Balyoz davaları etrafında dönen tartışmalarla yalnızca kişiler konuşulurken şimdi artık zihniyet konuşulabilecek mi göreceğiz. İster doğada olsun ister toplumsal yaşam var olan her sistem… Okumaya Devam Et

Seyirci miyiz oyuncu mu?

Çağdaş sosyolog İmmanuel Wallerstein, aydınlar için üçlü bir görev tanımlar: Entelektüel görev, ahlaki görev ve siyasi görev. Entelektüel görevden kastettiği var olanı, durumu, gerçekliği eleştirel bir yaklaşımla analiz etmektir. Ahlaki görev, bugün öncelik vermemiz gereken değerlerin neler olduğuna karar vermekle ilgili görevdir. Siyasi görev ise dünyanın, toplumun var olan düzenden, sistemden daha iyi bir düzene,… Okumaya Devam Et

Uzlaşmak ya da uzlaşamamak, iste bütün mesele bu!

Geçen hafta katıldığım yeni anayasaya dair bir toplantıda, yeni anayasa için uzlaşma arayışları konuşuldu. Hukuk platformlarından birinin lideri olan avukat şöyle bir şey söyledi: “Uzlaşma pısırık bir deyim. Ne uzlaşması? Mücadele edeceğiz.” Anladım ki işe önce uzlaşma kavramını tanımlamaktan başlamalıyız. Yaşanan siyasal ve toplumsal kutuplaşma nedeniyle içini boşalttığımız, kirlettiğimiz kavramlardan birisi de uzlaşma kavramı. Kürt… Okumaya Devam Et

Vatandaş 12 Eylül darbesini destekledi efsanesi

“Totaliter rejimlere nasıl uyum sağlarız? Kendimizi aldatarak. Kendimizi çaresiz hissederek.” Gündüz Vassaf, Radikal’deki yazısına (25.03.2912) bu soru ve cevapla başlıyordu. Yazının devamında da 12 Eylül döneminde üniversitelerdeki hocaların çok önemli bir kısmının çeşitli psikolojik savunma ve rasyonalizasyon mekanizmalarıyla geliştirdikleri darbecilerle işbirlikçi tutumlarını örneklerle hatırlatıyordu. Bakın ekranlara, gazetelere, bugünlerde o darbeye yol döşemiş, suç ortaklığı yapmış… Okumaya Devam Et

Mesafeler kalkınca “el” olan “öteki” oldu

Yüzlerce yıl boyunca insanlar kendilerini, kavimlerini, toplumlarını coğrafyalarıyla tanımladı. Diğer kavimlerle, toplumlarla aralarında coğrafi mesafeler vardı. Ve bu coğrafi mesafelerin ürettiği ilişkisizlik üzerinden birbirleri hakkında bilgisizlik hakimdi hayata. “Uzak” tanımı coğrafi mesafeyi tanımlasa da aynı zamanda diğer toplumları da tanımlıyordu. Uzaktaki o insanlar “el” idi veya “yaban”. “El” tanımlaması bilinmeyen anlamınaydı daha çok. Uzak köylerdeki,… Okumaya Devam Et

Tespih böceği gibi

Başlığı kirpi gibi savunmaya döndük, kaplumbağa gibi içe çekildik şeklinde de koyabilirdim. Ama tespih böceği tehlikeyi görünce yalnızca içe kapanmıyor,  büzüşüyor ve yuvarlak hale geliyor. O küçük yuvarlaklık bir fiskeyle istediğiniz yöne doğru yuvarlanabilir hale geliyor. Nereye doğru yuvarlamak, nereye kadar savurmak istediğinize bağlı olarak şiddetini ve yönünü ayarlayarak fiskelemeniz yeterli. Hatta üflemeniz bile yeterli…. Okumaya Devam Et

Kritik eşik 2014-2015 yılları

Kararsız ve ikircikli değişim süreciyle Türkiye kritik eşiklerden birisine daha yaklaşıyor. Önümüzdeki 2-3 yıllık sürede bazı alanlardaki değişimler ülkenin 20-30 yıllık geleceğini etkileyecek. Nedir onlar? Üç seçim ve partiler Birincisi 2014 yılında önce yerel seçim sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2015 genel milletvekili seçimiyle beraber ülkenin üst yöneticilerinin çok ama çok büyük bir kısmı değişecek. Ak… Okumaya Devam Et

Şimdi yeni icat çıkarma

Çözemediğimiz her sorunu önce siyasileştirdik. Sonra da kutuplaşmanın bir unsuru haline dönüştürdük. Bu nedenle yalnızca teknik bir mesele olarak ele alınıp, kolayca mutabakatla çözülebilecek sorunları marka sorunlar haline dönüştürdük. Şimdi de o marka ruhu bizi esir alıyor. Çözüme ulaşmamızı engelliyor. Daha da önemlisi o marka sorunların ürettiği siyasi kutuplaşmanın şehvetiyle o sorunun içindeki insanı unutuyoruz…. Okumaya Devam Et

PAZARTESİ KONUŞMALARI – Neşe Düzel / TARAF 19.03.2012

Bekir Ağırdır: Halk, eski egemenlerle ilişkiyi kesti Bekir Ağırdır: Toplumun yüzde 60’ı ‘Ergenekon suçluları yargılansın’ diyor  “Genelkurmay, statükocu İstanbul sermayesi ve eski büyük medyayla ilişkiyi kesti toplum. Eski egemenlerin sözcüleri konuştuğu zaman, toplumun yüzde 60’ı, ‘gene aleyhime bir şeyler söylüyordur’ diye onları dinlemiyor.” “Ergenekon davaları, suçlu olanların yargılanması mı? Yoksa hükümetin muhaliflerine yaptığı sindirme ve… Okumaya Devam Et

Pazartesi Konuşmaları -Neşe Düzel / Taraf

Bekir Ağırdır: Toplumun yüzde 60’ı ‘Ergenekon suçluları yargılansın’ diyor  “Genelkurmay, statükocu İstanbul sermayesi ve eski büyük medyayla ilişkiyi kesti toplum. Eski egemenlerin sözcüleri konuştuğu zaman, toplumun yüzde 60’ı, ‘gene aleyhime bir şeyler söylüyordur’ diye onları dinlemiyor.” “Ergenekon davaları, suçlu olanların yargılanması mı? Yoksa hükümetin muhaliflerine yaptığı sindirme ve siyasi bir mesele mi? sorusuna, toplumun yüzde… Okumaya Devam Et