Kürt meselesi ve toplumsal psikoloji

12 Eylül ile ilgili hemen tüm tartışmalarda halkın tepkisi (tepkisizliği) ile ilgili genel bir mutabakat gözlenir: Halkın 12 Eylül’ü sevinçle karşıladığı, yapılanlara genel bir toplumsal kabulün olduğu, nitekim Anayasa’nın yüzde 92 oyla onaylandığı vb. Bu durum üzerinden yorumlar ve anlamlandırmalar farklı olsa da çıkış noktası bu kabuldür.

PKK’yı bitirerek Kürt meselesini çözmek

Kürt meselesinde bunca yıldan sonra yine “önce terörü bitirmek gerek” noktasına geldik. Gazete haberlerinde kara harekatının yakın olduğu, Irak’ın, İran’ın ve hatta ABD’nin de son ve nihai vuruş için destek ve işbirliğinin arandığı, sonrasında artık askerler yerine özel eğitimli polislerin etkin olacağı, komutanlar yerine valilerin yetkili olacağı, vs. vs. bir sürü şey yazılıyor, yorumlanıyor.   

Sizce ‘barış’ kelimesi ne anlama geliyor?

Yeniden alevlenen ve şiddet dilinin rehin aldığı Kürt meselesini ne zaman konuşmaya başlasak şöyle bir cevap çok yaygındı: “Ne istediler de yapamadılar?” Şimdi bu yaklaşım zihniyetinin benzeri Ak Parti’li kadrolar ve destekçisi yorumcularda da başladı: “Açılımla çok şey değişti, hala ne istiyorlar?” İki farklı siyasi uçtan insanların son zamanlarda paralel bir söylem ve dil tutturdukları… Okumaya Devam Et

Yeni mi yepyeni mi?

Neredeyse iki aydır bu köşede yazmadım. Şimdi bu kadar aradan çıkıp bir yazıyla memleket meselelerini doğru analiz edip, sağlıklı sonuçlara varabileceğim iddiasında değilim.  Hakemin başlama düdüğüyle topu alıp, onuncu saniyede gol atabilecek bir hünerim yok ne yazık ki. Ya da kendime böyle bir güç veya önem vehmedecek kadar muhakeme yeteneğimi de yitirmedim henüz…  O nedenle… Okumaya Devam Et

‘360 Derece’de bu hafta…Şalom Gazetesi – 10.08.2011

Başarılı kamuoyu araştırmalarına imza atan Konda Araştırma ve Danışmanlık şirketinin Genel Müdürü Bekir Ağırdır ŞALOM için yazdı: “İzlenen asimilasyon, yıldırma, kaçırtma politikalarıyla sayıları artık binlere düşen Musevi, Rum ve Ermenilerin yaşadığı sorunların gerçek boyutlarını ve niteliğini ise doğru dürüst konuşamıyoruz bile…”

Meraklarımızı öldürdük, kendimizi sorgulamayı durdurduk

Bazen durmak, soluklanmak, kendini dinlemek iyi gelir insana. Doğayı gözlemek, uzun zamandır kentlerin ışık kirliliğinden varlıklarını unuttuğumuz yıldızlara bakmak. Yıldızları, çiçeği, böceği yeniden keşfetmek. Böylesi dinginlik, durgunluk anlarında kendimizi dinlemek kadar, doğayı ve hayatı da dinlemek. Müthiş bir mehtapta uzak köylerin ışıklarına bakarken Aynur’un sesiyle kendinden geçmek…

Parça parça çözüm mü bütünleşik çözüm mü?

Şike soruşturması dalga dalga sürüyor. Futbol Federasyonu ise şimdilik soruşturmayı kenardan izleyeceğini ve yetkisi içinde olan kararları bile almadan sonucu bekleyeceğini ilan etti. Medya ve futbol kanat önderlerinin söyledikleri ve yazdıkları ise içler acısı. Yalnızca futbolu yönetenler değil herkes topu taca atıp, kenarda beklemeyi seçiyor. Eğer bu soruşturma Fenerbahçe gibi bir büyük takım üzerinden değil… Okumaya Devam Et

Pozisyonuna âşık olmak

CHP ağa takılmış balık gibi, kurtulmak için çırpındıkça ağa daha da fazla takılıyor. Kendi aklı ve ayağıyla dolandığı ağdan şimdi de onurlu bir çıkış arıyor. CHP pozisyonuna aşık borsa oyuncuları gibi. Pozisyonuna aşık olmak borsacıların sıkça kullandığı bir deyim. Hani acemi borsacılar heveslenirler, bir kağıda yatırım yaparlar. O hisse ilk günler sıkı prim yapar. Heveskâr… Okumaya Devam Et