Aykırı sorular

Yaşayabileceğimiz en kötü zamanlar bugünler mi? Belki de bugünler en iyi zamanlardır. Her ikisi de doğru olabilir, neye ve nereden baktığımıza göre değişir. Biliyoruz ki ülke hayatına bakışta bu iki uçta da değerlendirme yapanlar var. Kürt meselesi çerçevesinde bakınca galiba iki bakışın da haklılık payı var. İki nedenden dolayı. Birincisi yakın gelecek açısından. Kürt meselesinde… Okumaya Devam Et

Çok anahtarlı kapı

Bu denli karmaşık, çok boyutlu, çok aktörlü hale gelmiş Kürt meselesi yalnızca iki kişinin bir masaya oturması, anlaşması ve el sıkışmasıyla çözülebilir mi? Bu iki kişi, hangi güçte, hangi yetkilere sahip olursa olsun, ikisinin anlaştık demeleri yeter mi? Çözüme yetmeyeceği açık. Yine de o iki kişinin çözme arzu ve kararlılıkları çözüme giden yolun bin adımından… Okumaya Devam Et

Psikolojik ambargolar

Kürt meselesi Türkiye siyasetinin tüm aktörleri için hayatla sınav bir bakıma. Siyasi sorunlarımıza darbe veya vesayetin dayatması gibi olağanüstü koşullarda hayatın akışına ters çözümler üretmişiz. Ya da Avrupa Birliği ön koşulları gibi nedenlerle ilerlemeci çözümleri kabul etmek zorunda kalmışız. Kendi siyasi aktörlerimizin inisiyatifleriyle bir siyasi sorunu müzakere-ikna-uzlaşma süreçleriyle çözmüşlüğümüz neredeyse siyasi tarihimizde yok. Buradan bakınca… Okumaya Devam Et

Barışı inşa etmek

İkircikli ve huzursuz geçen bir yılın ardından gelen siyasi hamle çok şeyi değiştirecek görünüyor. Öcalan veya PKK ile bürokratların görüşmesinden farklı bir durum var artık. Hem Öcalan hem de BDP sürecin doğrudan içinde. Bu tarafta ise memurlar değil, doğrudan Başbakan’ın, hükümetin, Ak Parti’nin açık siyasi iradesi var. Tam da bu kez farklı olan tarafların kimliklerindeki… Okumaya Devam Et

Gelecek kaygısı

15-30 Yaş aralığında 17 milyonu aşkın genç nüfus var. Bu genç nüfusu kabaca “okuyanlar”, “çalışanlar” ve “oturanlar” olarak üç kümeye ayırmak ve adlandırmak mümkün. Bu üç gençlik kümesinin ruh halleri, tercihleri ve tutumları da birbirinden oldukça farklı. Ama ortak bir noktaları var, kötümser oluşları! Gençlerin hareketlerini belirleyen en önemli unsurlardan birisi geleceğe dair kaygı ve… Okumaya Devam Et

Yıl biterken

Geriye dönüp baktığımızda biten yılın bir bakıma kaybedilmiş olduğunu söylemek mümkün. 2011 Genel seçimlerinden bu yana siyasetin toplumsal ihtiyaç ve talebi karşılayamadığı görüyoruz. 1987’den itibaren ne siyasal ne de ekonomik olarak yönetilememiş ülkede bu yönetimsizlik 2000 ve 2001 ekonomik krizleriyle taçlanmıştı. Toplum 1987-2002 arası tüm seçimlerde birinci partiyi değiştirerek siyasi liderini ve vizyonunu aramış ve… Okumaya Devam Et

Bela

Yılsonları gelince mutlaka yılın siyasal veya popüler olayları sıralanır, değerlendirilir. Peki, toplumsal açıdan bu yılın olayı nedir? Bu yılın, hatta son dört, beş yılın toplumsal olayı derinleşen siyasal ve toplumsal kutuplaşmadır. Üstelik bu durum geleceğimiz için büyük bir beladır. Siyasal kutuplaşma konusunda bilinmeyen yok. Ak Parti yandaşlığı ve karşıtlığı ekseninde gelişen siyasal kutuplaşma her beş… Okumaya Devam Et

Diyet

Kürtlerin nüfusu 14 milyon dolayında. Malum 1965’den beri nüfus sayımlarında anadil gibi bilgiler olmadığından elimizde KONDA’nın yaptığı araştırmalar dışında daha sağlıklı veri yok. Bu nüfusun 9 milyonu bölgede, 5 milyonu İstanbul, Mersin, Antalya başta olmak üzere ülkenin diğer yörelerinde. Yalnızca son otuz yılın çatışma ortamında, bölgedeki 9 milyon Kürt’ten yaklaşık bir milyon altı yüz bini… Okumaya Devam Et

Sade vatandaş gözünde Ergenekon

Ergenekon meselesini ağırlıklı olarak bir dava ve aktörleri üzerinden konuşuyoruz. Ergenekon davası ve etrafındaki tartışmalar aynı zamanda toplumda derinleşerek gelişmekte olan siyasal kutuplaşmanın en önemli göstergelerinden birisi. Elbette bu tartışma hem kutuplaşmanın dinamiklerinden hem de sonuçlarından da birisi. Önce KONDA Barometrelerinden bulguları özetleyeyim. Toplumun yüzde 55’i Ergenekon davasını “çetelerle mücadele” olarak görürken, yüzde 45’i de… Okumaya Devam Et

Şoven zihniyet ve slikozis

Pınar Selek davasını münferit bir olay, yalnızca Pınar Selek’in başına gelmiş bir şanssızlık olarak görmüyorsunuz herhalde. Bu topraklarda tek tip vatandaşlığı reddetmiş ya da “makbul vatandaş” olamamış herkes, her an böyle bir risk ile karşı karşıya. Hangi gerekçeyle, hangi olaya, hangi örgüte, hangi davaya bağlanacağınızın önemi de yok. Gerek düşündüklerinizle, gerek yazdıklarınızla ya da seçtiğiniz… Okumaya Devam Et