Baykal skandalı vesilesiyle

Ortalıkta yüzlerce Baykal’ın ne yapacağı ve niyeti üzerine tüm konuşma ve yazılar spekülasyondan ibaret bence. Çünkü kendisi de ne yapacağını bilmiyor. Yapmak istediğinin ne olduğu konusunda galiba hiç kimsenin bir tereddüdü yok. Ama niyet ile yapılabilirlik farklı. CHP meselesi ise ayrıca düşünmemiz ve konuşmamız gereken bir konu.

Değişim, sol, sosyal demokrasi bağlamında düşünme ve konuşmayı kastediyorum. Bu boyutuyla mesele hepimizi ilgilendiriyor, o nedenle de düşünmeli ve konuşmalıyız.

Bunları bir sonraki yazıya bırakarak bu skandal üzerinden, sık sık dile getirdiğim “gündelik hayat değişti, düşünme sistematiği değişti, hayat karmaşıklaştı, çok aktörlü, çok boyutlu oldu” türü önermelerimi irdelemek istiyorum.

Birincisi, bu ve benzeri binlerce olay gösteriyor ki teknolojinin kullanımı demokratikleşti. Kastettiğim teknolojinin edinebilirliği, ulaşılabilirliği ve kullanılabilirliğinin kolaylaşması. Örneğin 1986 yılında IBM Türkiye’ye ilk PC’yi getirdiğinde (daha önceki oyun bilgisayarı türü şeyleri saymıyorum) bugünkülerin yirmide biri kapasitede ve 2000 dolar mertebesinde bir fiyattaydı.

Bugün çok çok daha gelişkin bilgisayarlar dörtte biri fiyatına. Aynı şekilde kameralardan, ses kayıt cihazlarına kadar dijital teknolojiyle beraber birçok gelişkin ürün çok küçük maliyetlerle günlük kullanımda ve sade vatandaşın elinde.

Teknolojinin gelişmesine paralel olarak kullanımı, yazılımları da hem çeşitlendi, hem çok gelişti hem de çok ucuza edinilebilir hale geldi. Ürün teknolojilerinin yanı sıra iletişim ve bilişim teknolojilerinin tümü çeşitlilik, ucuzluk, edinilebilirlik ve kullanılabilirlik açısından müthiş bir yoğunlukla sade vatandaşın kullanımına sunuluyor bugün.

Bu gelişme bilgi ve haber kaynağı, üreteni, dağıtanı boyutunda müthiş bir çeşitlilik olanağı sunuyor. Bugün bir PC ile internet üzerinden tek başımıza bile gazete çıkarabilir, habercilik yapabiliriz. Tek başımıza siyaset de yapabiliriz. Artık bu dünyada hiçbir şeyi gizli tutamazsınız. Bu dünyada tüm hayatı bir merkezden yönetemezsiniz. Çünkü hayat ve üretim artık zaman ve mekandan ve hatta kurumsallaşmış yapılardan bağımsız çalışma olanağına sahip.

Her meselede olduğu gibi değişimi, hukuk kurallarıyla beraber geliştirip yönetemezseniz de üreteceği riskler eski bildiklerimizden kat kat fazla olur. Tüm dünyada bu değişimin ve gelinen noktanın hukuku, yasal düzenlemeleri meselesi önemli bir tartışma alanı. Türkiye henüz bu tartışmaları son birkaç yıldır yapıyor.

Doğal olarak bu teknolojik olanakların iyiye, doğruya hizmet etmesi kadar kötüye, yanlışa hizmet etmesi de söz konusu.

Bu teknoloji ve kullanımındaki değişim gerçeği veya sahtesi, görüntüler, evraklar (çek, senet, kredi kartı, piyango bileti, vb.), veriler, sesler üretimi ve dağıtımında olumlu veya olumsuz sonuçlar üretiyor. Burada ikinci mesele çıkıyor önümüze. Artık kurumlar, organize yapılar türü kaynak, üretici dağıtıcı kadar bireyler de özne haline geldi. Gündelik hayatta, karar vericilerin, kararları etkileyecek, haber-bilgi-görüntü dağıtıcılarının çokluğu, genel kamu düzeni açısından kontrol edebilme kapasite ve yeteneğinizin sıfırlanması demek. Bu durumda milyarlarca insanı denetleyip, terbiye edemeyeceğinizi anlayıp, kabullenip başka kurallar geliştirmek gerek.

Bu durum yalnızca kamu düzeni açısından değil bireyler açısından da fırsatlar, özgürlükler alanı. Ama aynı zamanda kötü kullanıma karşı da riskler dünyası. İster kurum ister sade vatandaş olun, nereden, ne zaman, kimin tarafından üretildiğini, dağıtıldığını bilmediğiniz haber, bilgi, görüntü, ses kurumun veya sizin bireysel hayatınızı etkileme potansiyeli taşıyor.

Bu da potansiyel kaygıların ve endişelerin beslenmesi demek. Nitekim endişe, kaygı giderek korku, paranoya ne isim verirseniz verin gündelik hayatın içinde önemli bir karakteristik haline dönüşüyor. Siz bu duyguyu az veya çok taşımaya başladığınız andan itibaren de korkunuzun yönetilmesine, manipüle edilmesine açık hale gelmeye başlıyorsunuz.

Teknik seviyede kaldığını sandığımız bu psikoloji hemen tüm toplumsal, sosyal, ekonomik ve siyasi kararlarda, ister kurum ister birey olsun, göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir karakteristik benim kanımca.

Hele bizim gibi, bir milyona yakın telefonun kamu kurumlarınca dinlendiği, eşlerin birbirini takip ettirmek için bile örgütlere, teknolojilere ulaşabildiği ve kullanılabildiği, hukukun gündelik hayatın dışına düştüğü bir ülkede daha vahim problemleri üreten bir durumu tetikliyor sonuç olarak.

Böylesi bir gündelik hayatın içinde siyasi örgüt dediğiniz eskisi gibi tek elden denetlenerek, yönetilerek başarıya gitmez. Böylesi bir dünyada teknolojinin açtığı olanak ve yeni yöntemler herhangi bir yöntem değişikliğinden öte bir şey. Artık yalnızca iş yapma, siyaset yapma tarzınızı yenilemek değil örgütlenmenizi ve siyaset yapma tarzınızın baştan kurgulanması demek.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.