Darbe ya da sivil dikta tartışmalarının altında da, bugünlerde yine hızlanmış Anayasa tartışmalarında da bir uzlaşmaya ulaşılması olanaksız görünüyor. Çünkü tartışmalar uzlaşma arayarak, diğerinin derdinin meramının ne olduğu üzerinden değil de tribünlere laf edilerek münazara mantığıyla yürütülüyor.
Yazar Arşivleri → Bekir Ağırdır
“Solcu, dik duruşlu ve adil, güvenilmez”
Taraf gazetesinde yayınlanan Balyoz darbe planını okuyoruz günlerdir. Yayınlananların tartışılabilir bazı yönleri olsa bile, sevgili yayın yönetmenimiz Doğan Akın’ın yayınlananlar ile Balbay günlükleri bağlantısını analiz ettiği yazıyı da okumuş olmalısınız. Her şeyden önce, bu ülkede Taraf ve T24 gibi yayın organları ve cesur gazetecilerimiz olduğu için gururlanmalıyız.
Değişim ama nereye doğru
Son haftanın en çok konuşulan iki konusu “sivil diktatörlük kaygısı” ile “Digitürk’te Erman Toroğlu’nun atılması” meseleleri. İki mesele de bence toplumun çok derinlerindeki benzer bir değişimin tartışılması ve anlaşılması gereğini ima ediyor.
Kutuplaşmanın yarılma eksenleri
Yaşanmakta olan kutuplaşmanın siyaset üzerinden başladığını fakat giderek kültürel ve toplumsal bir kutuplaşmaya dönüştüğünü sık sık yazıyorum. Kutuplaşma siyasete bağlı olarak çözülecekse de geçirilen her bir gün henüz çözülmeyi değil, artarak süren kutuplaşmayı getiriyor.
Kurumlar arası çatışma değil kurumlar içi yarılma
Bülent Arınç’a suikast iddiaları ve kozmik odada arama etrafındaki olaylar ve tartışmalar için medyadan yansıyan genel yorum, kurumlar arası çatışma olduğu saptamasına dayanıyor. İzleyebildiğim kadarıyla bu konuda genel bir mutabakat var.
Yeni yılın siyaset falları
“T24.com.tr” haberinden okuduğum kadarıyla “CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Türkiye artık AKP iktidarını taşıyamıyor, bu iktidarın son kullanma tarihi geçmiştir, bunun çaresi de demokrasi içinde bulunur, çıkış yolu seçimdir” demiş.
Demokrasiyi demokratikleştirelim
Bir yılı geride bırakırken yine ülke siyasette çözümsüzlüğün ve tıkanmışlığın pençesine düştü. Ülkeyi yönetmesi gereken siyaset, uzun yıllardır istikrar olduğu sanılan siyasal çoğunluğa sahip bir iktidarla bile yönetemez durumda. Almamız gereken birinci ders, demek ki istikrar sayılarda değil zihniyetteymiş. İstikrar sayılardan değil, diğerlerinin de taleplerine dikkate almaktan ve uzlaşma arayışından, uzlaşmanın vazgeçilmez siyasi yöntem olmasından… Okumaya Devam Et
Pazar yazıları ve Gece Bekçisi
Pazar günkü gazetelerde son bir haftadır yinelenen sarsıcı olaylar, askeri karargâh aranması ve Kürt siyasetçilerin tutuklanması üzerine eminim yüzlerce yorum okuduk hepimiz. Yine neredeyse tamamı, olanlara herhangi bir kutbun içinden bakan, olan biteni tümüyle yalan ya da tümüyle gerçek kabul ederek, bizleri de ikna etmeye çalışan yazılardı bunlar. Bir tanesi diğerlerinden farklıydı, Yıldıray Oğur’un yazısından… Okumaya Devam Et
Kim kazandı kim kaybetti
Açılım meselesinde gele gele nereye geldik? Geçen haftalarda yaşanan Tokat ve DTP’nin kapatılması olaylarından sonra bu muhasebeyi her halde liderlerden Başbakana kadar tüm siyasiler yapıyordur. Biz sade yurttaşlara da aktörlerin, Kürt sorununun çözümü yolunda daha doğru işler yapmalarını ummaktan ve çözümsüzlüğün getireceği belalardan uzak olmayı dilemekten başka bir şey kalmıyor.
Her zaman, her yerde belirsizlik
Zaman zaman okuyoruz, stratejist olduğu söylenen bir uzman “20 yıl sonra ABD’de iç savaş çıkacak, ikiye bölünecek”, bir başka ekonomist demiş ki “su sorunu etrafında 3. Dünya savaşı çıkacak”, bir başka siyaset bilimci demiş ki “Türkiye, Çin, Rusya yeni bir ittifak oluşturup, dünyada süper güç olacak” . Gelecek bilimci sıfatı yakıştırılan bu uzmanlara, şirketlerimiz dünyanın… Okumaya Devam Et