Bir önceki hafta Çukurca saldırısı, bu hafta da Van depremi, ne kadar derin bir toplumsal ve siyasal kutuplaşma yaşamakta olduğumuzu gösterdi. Ve kutuplaşma belasının ne kadar yaygın olduğunu, doğa felaketini ve sonrasını bile ne kadar muhakeme yeteneğimizi bırakarak göğüslediğimizi, şiddete meyletmiş zihniyetin ve dilin ne kadar yaygın olduğunu.
Tarih Arşivleri → Ekim 2011
Dünyada mekan, ahrette iman
Yine bir felaket ve ardından da bildik tartışmalar. Sanki çekmecelerimizde her bir duruma uygun sözler, yazılar var ve hemen ortaya çıkartıyoruz. Nasıl olsa bu ülkede daireler çizerek koştuğumuza ve yaşadıklarımızı vakaya bağlı olarak beş ile on yıllık aralıklarla tekrar yaşadığımıza göre, sözleri, yazıları tekrarlamakta pek sorun da yok sanıyoruz.
Çukurca’dan sonra
Çukurca saldırısı sonrası Kürt meselesinin farklı boyutlarında ve farklı aktörlerinde zihni kırılmalar olacağı kanaatindeyim ben. Çukurca saldırısı birçok şeyi etkileyecek. Elbette şu olacak, şöyle olacak benzeri kesin öngörülerde bulunmak doğru değil, olanaklı da değil. Çünkü Kürt meselesi gibi çok aktörlü, çok boyutlu bir karmaşıklığa gelmiş bir meselede hangi aktör veya olayın neyi, ne kadar ve… Okumaya Devam Et
Şalit, PKK, Kürt meselesi
İsrail ile Filistin arasındaki antlaşmayla esir olan İsrailli asker Şalit ve ona karşılık binden fazla Filistinli tutuklu serbest bırakılıyor. İlk gün Şalit ve 477 Filistinli tutuklu bırakıldı. Biz de tüm dünya ile birlikte ekranlarda takası, İsraillilerin ve Filistinlilerin sevincini izledik. Ekranlarda her iki halkın sevincini izlerken dikkatimi çeken iki nokta oldu. Birincisi, iki taraf da… Okumaya Devam Et
Mayınlı yollardan Anayasa’ya ulaşmak
Yeni anayasa sürecinde bir yıl öncesine göre önemli bir virajı döndük aslında. Hatta iki önemli zihinsel ve siyasi engeli aştık. Siyasi aktörler arasında yeni anayasa ihtiyacı hakkında bir mutabakat var, birincisi. İkincisi de yeni anayasayı bu meclisin yapacağı kabulü.
Kürtlerden esirgediklerimiz kendi hayatımızdan kaybettiklerimizdir
Taraf gazetesinde Karayılan’ın mektubu, Radikal’de Aysel Tuğluk yazısı sonrası sanki tansiyon biraz düştü ve tekrar esas mecraya, siyasete döndük gibi görünüyor. Kamuoyundaki genel kanı müzakerelerin yeniden başlaması gerektiği yönünde.
Bir, iki, üç yetmez, daha fazla Steve Jobs
Steve Jobs’ın ölümü sonrası sıra dışı bir insanın sıra dışı hayatı üzerine çok şey okuduk. Fakat bence Steve Jobs’ı çağ değiştiren insanlardan birisi yapan şey sıra dışı hayatı değil, günümüzün gündelik hayatının temel karakteristiğini biçimleyen insanlardan birisi oluşuydu.
Bana anayasa verme, anayasa yapmayı öğret
Bir gazete yayın yönetmeninin geçenlerdeki yazısının başlığı “yeni bir anayasaya ihtiyacımız var mış?” idi… Mealen özetlersem, yazarımız, “anketlerde, yorumlarda halk yeni anayasa istiyor lafının gerçeği yansıtmadığını, halkın eski anayasayı bile bilmediğini, böyle bir talebi olamayacağını, yazılan söylenenlerin politik bir manevra ve hileli yönlendirme olduğunu, halkımızın adının başına yeni sıfatı eklenmiş her şeyi hevesle ama içeriğini… Okumaya Devam Et
Meclis’in ve Anayasa’nın düğümleri
Nihayet BDP’nin de yemin etmesiyle meclis gerçekten çalışmaya başlayacak. Umarım ki artık siyaset dilinden konuşmaya başlayacağız. Bu Meclisin ve önümüzdeki yılın en önemli gündemi yeni anayasa yapılması olacak. Yeni anayasa üzerinden bakılınca Meclis’in ve yeni anayasanın siyasi düğüm noktaları şimdiden belli. Anayasanın nasıl yapılacağı ve içeriğinin ne olacağı, siyasetin bu düğüm noktalarını nasıl aşacağına bağlı.