Bir yılı geride bırakırken yine ülke siyasette çözümsüzlüğün ve tıkanmışlığın pençesine düştü. Ülkeyi yönetmesi gereken siyaset, uzun yıllardır istikrar olduğu sanılan siyasal çoğunluğa sahip bir iktidarla bile yönetemez durumda. Almamız gereken birinci ders, demek ki istikrar sayılarda değil zihniyetteymiş. İstikrar sayılardan değil, diğerlerinin de taleplerine dikkate almaktan ve uzlaşma arayışından, uzlaşmanın vazgeçilmez siyasi yöntem olmasından… Okumaya Devam Et
Tarih Arşivleri → Aralık 2009
Pazar yazıları ve Gece Bekçisi
Pazar günkü gazetelerde son bir haftadır yinelenen sarsıcı olaylar, askeri karargâh aranması ve Kürt siyasetçilerin tutuklanması üzerine eminim yüzlerce yorum okuduk hepimiz. Yine neredeyse tamamı, olanlara herhangi bir kutbun içinden bakan, olan biteni tümüyle yalan ya da tümüyle gerçek kabul ederek, bizleri de ikna etmeye çalışan yazılardı bunlar. Bir tanesi diğerlerinden farklıydı, Yıldıray Oğur’un yazısından… Okumaya Devam Et
Kim kazandı kim kaybetti
Açılım meselesinde gele gele nereye geldik? Geçen haftalarda yaşanan Tokat ve DTP’nin kapatılması olaylarından sonra bu muhasebeyi her halde liderlerden Başbakana kadar tüm siyasiler yapıyordur. Biz sade yurttaşlara da aktörlerin, Kürt sorununun çözümü yolunda daha doğru işler yapmalarını ummaktan ve çözümsüzlüğün getireceği belalardan uzak olmayı dilemekten başka bir şey kalmıyor.
Her zaman, her yerde belirsizlik
Zaman zaman okuyoruz, stratejist olduğu söylenen bir uzman “20 yıl sonra ABD’de iç savaş çıkacak, ikiye bölünecek”, bir başka ekonomist demiş ki “su sorunu etrafında 3. Dünya savaşı çıkacak”, bir başka siyaset bilimci demiş ki “Türkiye, Çin, Rusya yeni bir ittifak oluşturup, dünyada süper güç olacak” . Gelecek bilimci sıfatı yakıştırılan bu uzmanlara, şirketlerimiz dünyanın… Okumaya Devam Et
Aynadaki provokatör
Biliyorsunuz, “provokatör”, “provokasyon” sözcüklerini bugünlerde yine sıkça duyuyoruz, kullanıyoruz. TDK Sözlüğe göre bu yabancı kökenli kelimelerin Türkçe anlamları “kışkırtıcı” ve “kışkırtma” demek. Bizdeki kullanım biçimiyle de “kışkırtılanın niyeti, günahı yoktu ama art niyetli birilerince gaza getirildi, tuzağa düşürüldü ve suçu işledi” demek.
Gerçekten ne istiyoruz?
Kürt sorunu, Tokat’taki saldırı, DTP’nin kapatılması ve Dolapdere, Malatya gibi bazı yerlerdeki toplumsal gerilimlerin yaşandığı geçen haftanın olaylarından sonra yeni bir aşamaya geldi.
Siyasi aktörler ve siyaset yolları değişti
Türkiye’de değişenin ne olduğunu analiz etmeye ve anlama çabasına devam edelim. Değişen şeylerden bir tanesi siyaset yapma yolları. Doğal olarak siyaset yapma yollarına bağlı olarak siyasi aktörler de çeşitlendi ve değişti.
Bilinen siyasi eksenler bugünü açıklamıyor
Ülkede olan bitenleri ya da değişenleri anlamak için eski bildiğimiz kavramlar yeterli değil artık. Önceden toplumdaki farklılaşmaları açıklamak için kullandığımız sağ-sol, ilerici-gerici, merkez-çevre gibi tanımlamalar kullanırken, şimdi bu kavramlar yeterli değil bence.
Değişiyor dediğimiz ne?
Ülkede değişen bir şeyler var. Değişenin ne olduğunu ve değişimin nereye doğru olduğunu tanımlamaya çalıştığımızda farklılıklar ortaya çıkıyor. Son bir yılın ve hatta son üç ayın siyasi tartışmalarına, örneğin Kürt sorununa baktığımızda da aynı tanımlama problematikini konuşmaya başlıyoruz.