HÜRRİYET Yerel Seçim Yorumlar / Her ilde farklı rekabetiyle Çukurova

6. GÜN:

Çukurova’nın önemli bazı ekonomik ve sosyolojik özellikleri var. Önceki dönemde sanayileşmeyle tanışmış iller, son yirmi yılda hızla sanayileşmekte olan iller bir arada. Hatay gibi çok kültürlü iller ile Mersin gibi Güney Doğu’dan oldukça yoğun göç alan iller bir arada. Orta Doğu ile de dünya ile de yoğun ilişki kurmuş illerle kendi içine kapalı iller de bir arada.

Çukurova illerinde dört parti de var. Ama özellikle MHP ülke ortalamasındaki gücünden daha yüksek oranda rekabette ve hayatın içinde var. Gaziantep, Kilis ve Kahramanmaraş’ta rahat Ak Parti kazanırken ikinci parti MHP.  Osmaniye’de MHP yine Ak Parti ile rekabet ederek kazanıyor.

Adana ve Mersin’de 3 parti de soluk soluğa yarışta. Adana’da MHP tekrar Büyükşehir Belediye Başkanlığını Ak Parti ile çekişerek kazandı. Mersin’de CHP başkanlığı uzun süreden sonra yine çekişerek MHP’ye kaptırdı. Hatay’da Ak Parti-CHP rekabetinde önceki dönemin Ak Parti’li başkanı olan adayı ile CHP burun farkıyla kazandı.

Bu rekabetin partilerin dışında anılmayı hak eden kaybedenleri de vardı. Bakanlıktan doğrudan adaylığa gelen Sadullah Ergin’in Hatay’da, 3 dönemdir, toplam 15 yıldır belediye başkanı olan Macit Özcan’ın Mersin’de kaybetmiş olmaları ilginç sonuçlardan birisiydi.

Yine Suriye meselesinin ülkeye etkilerini doğrudan yaşayan ve etkilenen Hatay’da, Suriye politikasında taban tabana zıt noktalarda duran Ak Parti ile CHP’nin burun buruna yarışları da ilginçti.

Topluca bakıldığında Çukurova’yı Ak Parti’nin rahat olduğu ve siyasi rekabetin yoğun olduğu iller şeklinde iki gruba ayırmak mümkün.

dsadsa dsa

Kimlikler, sosyoekonomik gelişmişlik ve partiler

Bu seçimlerde de bir kez daha görüldü ki siyaset konsolide oldu ve dört partiye kitlendik. Fakat son yıllarda giderek bu dört parti de farklı kimliklere sıkıştı. Ve dört parti de yalnızca dayandıkları kimliklerin değerleri üzerinden siyaset yapar hale geldiler.

Toplumda “iyi-doğru-güzel” tanımları ve referansları farklı yani farklı değer setlerine sahip ve her birisi de oldukça kayda değer büyüklüklerde kümeler, kimlikler var.

Bugün anayasa ihtiyacından söz etmeyen parti yok ama yapamıyoruz. Bugün Kürt meselesinin bedelini bilmeyen yok ama çözemiyoruz. Örnekleri çoğaltabiliriz. Yeni anayasayı yapamamamızın, Kürt meselesini çözemememizin, yaşanan kutuplaşmanın da nedeni partilerin ve siyaset zeminin kimlik siyasetine sıkışmış olmasıdır. Çünkü her parti yalnızca dayandığı kimliğin “iyi-doğru-güzel” tanımlarını diğerlerine dayatıyor. Herkes benim “iyi-güzel-doğrum” “en iyi-en güzel-en doğru” diyor. Siyaseti de bunu diğerlerine dayatmanın aracı sanıyor.

Bu gerilim elbette yalnızca bugünün meselesi değil. Bu hikayenin belki de 100 yıllık geçmişi var.  Aşağıda Türkiye İstatistik Kurumu kaynaklı illerin sosyoekonomik gelişmişlik endeksinden KONDA tarafından üretilmiş haritayı incelemekte yarar var.

dsa

 

Harita kalkınma ve gelişmenin ne denli dengesiz ve adaletsiz geliştiğini gösteriyor. İstanbul-Ankara arasındaki bir coğrafya ile İzmir-Antalya arasındaki kıyıları kapsayan bir coğrafyanın ülkenin sosyoekonomik olarak gelişmiş bölgeleri olduğu görülmektedir. Buna karşılık Doğu ve Güney Doğu bölgeleri en geri coğrafyayı oluşturuyor.

Şimdi seçim akşamından beri her ekranda ve gazetede gördüğünüz hangi partilerin, hangi coğrafyalarda var olduğunu, kazandığını gösteren haritayı hatırlayın. Göreceksiniz ki ülkenin sosyoekonomik gelişmiş endeksinde önde olan illerinde CHP var, en geri kalmış bölgemizde BDP var, orta seviye gelişmiş illerde MHP var. Ak Parti ülkenin her yerinde var olmakla beraber en güçlü olduğu yerler yine gelişmişlikte geri kalmış iller.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.