CHP’de eski -yeni çatışması başlayabilir

KONDA Araştırma yöneticisi Bekir Ağırdır, Gürsel Tekin’in MYK’ya alınmamasını eski siyasetin bir zaferi olarak yorumladı. Ağırdır; CHP’deki değişimin esas aktörü olan Tekin’in tasfiye girişimi partide eski-yeni tartışması başlatabilir dedi.

AK PARTİ’Yİ GEÇMELİLER
KONDA Yöneticisi Ağırdır yeni dönemde CHP’nin başarısının “AK Parti’den daha ileri ve demokrat şeyler söylemesine” bağlı olduğunu söyledi.

MURAT AKSOY
22-23 Mayıs’da CHP kurultayı Türkiye siyasetinde yeni bir sayfa açtı. Medya desteğini arkasına alan Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’yi dönüştürebilecek mi, solu toparlayabilecek mi, CHP’de değişim mümkün mü? Bütün bu soruları son yıllarda gerek toplumsal değişimi analiz eden araştırmaları gerekse seçim anketleri ile öne çıkan KONDA Araştırma ve Danışmanlık yöneticilerinden Bekir Ağırdır ile konuştuk. Kendisi de bugüne kadar farklı sol parti arayışları içinde bulunan Ağırdır, bugüne kadar bütün alternatif girişimlerinin önünde CHP’nin olduğunu söyleyerek, 2011 seçimlerinde başarısızlığın parti için sonun başlangıcı olabileceğini söyledi.

Baykal bu kadar hızlı gidişini tahmin edebilir miydiniz?

Hayır, en azından bu şekilde bu kadar kısa sürede ve de böyle bütün kurultay delegelerinin ve il başkanlarının onayıyla gitmesi beklediğim bir şey değildi. Sanırım kimsenin de beklediği bir şey değildi. Bu gelişme birçok olayı tetikleyecektir, bazı somut sonuçlar ortaya çıkacaktır.

Mesela…

Bir kere Türkiye’de siyasetin toplumu çok kutuplaştırdığı gerçeğini göz önüne aldığımızda, bu değişim, toplumun gazını almıştır. Belki henüz dil ya da tarz değişmedi ama sadece siyasi bir figürün değişmesi bile bu gazı aldı. Bu değişim ile CHP’ye kerhen oy veren ya da vermeyenler için umut oldu. Yani korku yerine, laiklik yerine umut siyaseti hayat bulmaya başlaması önemli. Tabi aş, iş yoksulluk konuşulması biraz daha gerçek politika demek aslında. Bunun AK Parti’de faydası olacaktır.

Nasıl yani?

Aş, iş, yoksulluk söylemi üzerinden muhalefet, AK Parti’nin siyaset çıtasının yükseltmesine yol açacaktır. Çünkü olası yapıcı bir muhalefet iktidarı olumlu etkileyecektir. CHP’deki bu değişim, AK Parti’nin vitrinini yeniden tanzim etmesine; 2011 seçimlerindeki listelerini düzenlerken biraz daha farklı kesimleri de açalım, vitrinimizi genişletelim diye düşünebilirler.

70’LERİN ZİHNİYETİ BUGÜNE YETMEZ

Kurultaya gelelim. Nasıl buldunuz Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını?

Konuşmanın içeriğinin sadece iş, aş, yoksulluk üzerine inşa edilmesi eksiklik görüyorum. Bunun en bariz göstergesi Kürt meselesi. Yani yeni CHP yönetimi bugün Kürt meselesinin sadece iş, aş problemi olmadığını göremiyorsa sorun var demektir. Bugün Diyarbakır’da her gün helikopterlerden para atsak, 50 fabrika yapsak bu sorunu çözemeyiz. Sorunun ekonomik boyut var evet ama bunun yanında kültürel boyut var, dilsel boyut var, eğitim boyutu var. Dolayısıyla insanların sadece parayla, işle anadilini kullanmamaya, öğrenmemeye, eğitim almamaya razı olacağını beklemek safdillik olur. Varoşlara gidelim deniyor. Gideceğiniz İstanbul varoşlarında sadece 1,5 milyon Kürt var. Bu 1,5 milyon Kürde ne vaat edeceksiniz? Meselelerimizin özünün yalnızca ekonomik olduğunu sanmak, yeni hayatı hiç anlamamak demek bana göre. Doğru, ekonomi en önemli belirleyicilerden ama biricik değil artık. Örneğin türban ya da kuran kursları tartışmalarını yalnızca din üzerinden anlamaya devam edebilir ve laiklik olmayan, tam tersine devletin dine müdahalesi olan bugünkü hali devam ettirmek isteyebilirsiniz de. Ama gideceğiniz varoşlardaki çaresiz, umutsuz insanların iş, aş kadar ahlak talebinin, adalet talebinin, sosyal güvenlik ve dayanışma taleplerinin, kendileri olma taleplerini görmemeye devam ederseniz sonuç alamazsınız.

Bu söylem varoşlara da mı hitap etmiyor?

Hayır etmiyor. Mesela Kuran Kursu meselesini sadece din meselesi sayıyorsan, yanılıyorsun orada bir ahlak talebi de var. Ya da o türbanlı kızın meselesini sadece türban meselesi sanıyorsak yanılıyoruz. Dolayısıyla bütün bunları ıskalayıp işi sadece ekonomik meseleye iş, aş meselesine indirgemek 2010 dünyasında da Türkiye’sinde de geçerli değil.

3 BOYUTLU BİR DEĞİŞİM ŞART

Peki CHP nasıl değişir?

CHP’de değişimin 3 boyutu var. İlki zihniyetin değişmesi lazım. Yani eski bildiklerini unutsunlar, onlar yanlış anlamında söylemiyorum. Ama eski bildikleriniz bugünü açıklamaya yetmiyor. Yani sağ, sol eksininden 10 meseleye baktığımızda; bunun 5 tanesini açıklayabiliriz ama diğer 5’ini bu eksenden açıklayamayız. O yüzden farklı bir siyaset, toplum, dünya okuması şart. İkincisi, yeni bir siyaset yapma tarzına ihtiyaç var. Yani kavgacı mı olacaksın, barışçıl mı olacaksın. İktidarı daha iyiye itekleyen bir tarz mı tutacaksın, yoksa iktidarla her mevzide göğüs göğse çarpışan bir tarz mı tutturacaksın.

Üçüncüsü…

Sonuncusu da örgütsel yapının değişmesi. Yeni kadrolar yeni örgütlenme biçimi gibi. CHP’liler sadece lider değişimi ile başarı elde edebileceklerini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Dolayısıyla kurultay konuşmasına dönersek; kurultay konuşması bu noktada bu boyutuyla bir umut vaat ediyor muydu? Bir umuttan çok bir soru işaretim var. Ama yine de umutlu olmayı tercih ediyorum.

Nasıl bir umut?

Bugüne kadar Türkiye’de özgürlükçü, demokrat bir sol arayışının içinde olan birçok insanın gözü bu arayışlarda olurken kulakları hep CHP’de olmuştur. Şimdi CHP bütün bu arayışları içine çekip bir tartışma başlatabilir. Bu hem zihniyetin hem de siyaset yapma biçiminin değişmesine çok olumlu katkı yapabilir. Bu noktada CHP’nin eleştirilerde kaçmayıp, bunlarla yüzleşmeye karar vermesi gerekiyor.

CHP bunu yapabilir mi?

Onu hayat gösterecek. Ama eğer tartışma zeminini açmazlarsa bu fırsatı bu zenginliği böyle bir tartışmanın önünü kapayarak kadük hale getirirlerse o zaman bu var olan örgütten bir değişim çıkmaz. Dolayısıyla bugünden sonra CHP için kritik soru şudur; Bulunduğu zeminde ayak mı değiştirecek yoksa bir üst basamağa çıkıp siyaset mi yapacak? 74-75’te 6 oka yeni sol değerleri eşitliği, özgürlüğü eklemeyi becermiş bir parti 2010 yılında şimdi buna demokratlığı ekleyebilecek midir? Bütün soru bu.

% 30 OLSAYDI BAYKAL YERİNDE OLURDU

Baykal açıklama yaptı, istifa ettiğimde CHP % 30’daydı diye. Gerçekten CHP % 30’larda mı şu anda?

Eğer parti % 30’larda olması ile Deniz Bey’in komplo iddiası çelişkili. Eğer var olan kadrolarla parti % 30’lara çıkıyorsa yine aynı anketlerde AK Parti % 35 altına iniyorsa zaten komplo kurup lider değiştirmeye gerek kalmazdı. Yani CHP dediği kadar yükselmiş olsa idi, onu istifasına yol açan komplo olmazdı. Bizim gördüğümüz tablo öyle değil. Hatta şunu ifade edeyim, 2009 yerel seçimlerinde CHP’nin oyunun genel seçimler göre armasında İstanbul ve İzmir’de aldığı oy oranlarının yaklaşık 2-3 puan katkısı vardır. Bu açıdan yerel seçimlerdeki başarıyı çok abartmamak gerekiyor.

Neden?

Çünkü yaptığımız araştırmalarda CHP için birkaç tespiti yapabiliriz.

Nedir onlar?

1.CHP kitle partisi değildir. Yani seçim verilerinden elde ettiğimize göre CHP bu ülkenin yarı ilçesinde (yaklaşık 348 ilçede) barajın altındadır. 2. Kıyılara/kentlere sıkışmış bir partidir. Almış olduğu oylara bakıldığında metropollerde, gelir seviyesi yüksek olanlardan oy alan, modern hayata sıkışmış bir partidir. 3. Yaşlıların partisi olmuştur. 44 yaş üstü ve üniversite mezunu kesimden oy alabilmektedir. Dolayısıyla CHP hem coğrafi olarak hem kültürel hem de hayat tarzı olarak bir yere sıkıştı. Buna karşı AK Parti neredeyse bütün Türkiye’de ve eşit düzeyde var.

CHP metropollerde var ama bu metropollerin varoşlarında neden yok?

Oralarda gitmek demek siyaset tarzı hem de zihniyeti değiştirmekle ilgili. Yani sadece iş, aş demekle değil, oraya gittiğinizde onlara ne söyleyeceğiniz önemli. Türbanı olduğu için okuyamayan genç kızlara orada ne söyleyeceksiniz. Adalet talebi olan Alevi ya da Kürde ya da mesleği olmadığı için adalet talep eden insana ne söyleyeceğiniz önemli. Farklı şeyler olmalı. Bir şu var varoş dediğimiz şey öyle elle işaret edilen bir coğrafya değil. Son 30 yılda Türkiye’de 20 milyon insan yer değiştirmiş. Dolayısıyla bunun ürettiği yeni bir kent, varoş tanımı var. Yani varoşlarda eski varoş değil. Gürsel Tekin o açıdan önemli olabilir. AK Parti gündelik hayatın içinde. Herhangi bir probleminizde illa torpil için değil herhangi bir derdiniz için gideceğiniz diri canlı hangi parti var mı AK Parti dışında? Yok.

SÖYLEMDE AK PARTİ’Yİ AŞMAK ŞART

KONDA olarak sürekli araştırma yapıyorsunuz, Kılıçdaroğlu faktörü bir değişim yarattı mı?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun etkisini görmek için ilk gazın geçmesi gerek, belki 1 ay sonra daha net görülür bazı şeyler. Ancak şunu söyleyebilir ki, CHP Baykal’ın dediği gibi yüzde 30’lara falan çıkmış değildi. İki, burada CHP’nin alacağı oy meselesi ya da başarıp başaramayacakları da tabiî ki tek başına CHP’ye bağlı değil. Örneğin sadece iş, aşsa örneğin başbakan dedi ki işsizliği % 10’a düşüreceğim. 3 ay da işsizliği 4 puan azaltacağım önerisi Türkiye siyaseti için yeni bir şey. Seçim öncesi başbakanın böyle bir iddiada bulunması çok önemli bir şey. Dolaysıyla AK Parti bunu başarırsa CHP’nin ne yaptığının, ne dediğinin bir önemi olmayacak. Yani AK Parti iş ve aş konusunda CHP’nin eleştirilerini boşa çıkarabilir. O yüzden CHP’de zihniyet değişimi şart, Kürtlerden oy alacak, başörtülü kızlardan kadınlardan oy alacak söylem ve zihniyet değişimi de şart. Özetle…

Evet…

AK Parti’den daha ileri ve demokrat şeyler söylemeyeceklerse gerisi hep lafügüzaf.

DEĞiŞiMiN MOTORU GÜRSEL TEKiN’DİR

Gürsel Tekin nerede yeni CHP’de?

CHP değişmeye karar verecekse Gürsel Tekin, en az Kemal Kılıçdaroğlu kadar bu değişimin motoru ya da mimarlarından birisidir. Doğrudur, yanlıştır ayrı. Kamuoyu üzerinden genel tablo üzerinden baktığınız zaman CHP’de değişim olabilir, bir umut çıkabilir rüzgârını yaratan tek başına Kemal Kılıçdaroğlu değil. Gürsel Tekin-Kemal Kılıçdaroğlu ikilisidir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarısı sadece dosyalarla değil, İstanbul’da adaylığı sürecindeki başarısıdır. Ve bu başarıda önemli payı olan Gürsel Tekin’dir. CHP Tekin sayesinde, giremedikleri sokaklara, mahallelere girdiler. Bunun Gürsel Bey’in tarzından bağımsız olduğunu düşünmüyorum. Burada handikapları şudur.

Nedir?

Bu değişimin bir iç mücadele ile olmaması. Çünkü bu adaylık bir tarafta statükocular, diğer tarafta değişimciler ya da bir tarafta daha demokrat olalım diyenler farklı diyenler arasında bir mücadele sonucunda ortaya çıksaydı o zaman CHP’de fikren de bir farklılaşma kendinden olurdu. Bu bir tür AK Parti’nin doğuşuna yol açan eski-yeni farklılaşmasını iafde ederdi ki, o zaman her şey çok farklı olurdu. Böyle olmadığı için fikri berraklık yok ve onun için de kamuoyunda farklı imajları olan insanlardan kurulu 80 kişilik PM var. Bu kendi başına bir handikap. Dolayısıyla işin ne tarafa evirileceğinden hala kimsenin haberinin olduğunu sanmıyorum. Ama şu anda ortada bir sempati var bu sempatiyi iddiaya çevirip çevirememek Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve yeni kadronun iş.

Gürsel Tekin’in MYK’ya seçilmemesinin anlamıı ne?

Tek başına bu gelişme bile CHP’de birçok gelişmeye gebe olduğumuzu gösteriyor. Bunun en basit sonuçlarından birisi CHP’de bir eski-yeni tartışmasının başlaması olur. Gürsel Tekin’in MYK’ya alınmaması eğer onu tasfiye etme girişimine dönüşürse bu süreci hızlandırabilir. Tekin’in MYK’ya alınmaması siyaset yapma tarzı ve örgütlenmede yenilik beklentisinde olanlara umutsuzluk veren bir sinyaldir. Şu ana kadar CHP’de eskiler kazandı, yeniler kaybetti. Ama şu kesin ki, ilk seçimlerde eğer iktidar olmazlarsa eskilerin tartışılmaya başlaması kaçınılmaz olur.

CHP’nin son şansı 2011 seçimleridir

Kredisi ne kadar yeni CHP yönetiminin?

Bizim yörede bir laf vardır; “aklında kalmayacağına karnında kalsın derler”. Kemal Kılıçdaroğlu-Gürsel Tekin ikilisi meselesi vardı kamuoyunda. Onun için bu ikili bir şekilde denenecekti. Şimdi o fırsat yakalandı. Ancak şimdi Tekin olmadan bir Kıçdaroğlu denemesi var. 2011 seçimleri onlar için test olacak. Başarılı olursa mesele yok.

Ya olmazsa?

O zaman, bu ülkede, yeni demokrat çağdaş parti arayışında olanlar görecekler ki artık var olan bir aktörle (CHP) değil, gerçekten yeni aktörle, yeni zihniyetle yeni bir siyasi hareket lazım. Şu ana kadar benim de, senin de içinde olduğum pek çok girişiminin başarısız olma sebebi aklın ve beynin bir tarafı, en azından kulağın bir tanesi CHP’ye dönük olması idi. Yani yeni bir girişimi tartışmaya başladığımızda şimdi de olduğu gibi CHP’nin bu girişimdeki bazı insanları “listeye yazıyorum, vitrine koyuyorum” deme ihtimali de vardı. Bu yüzden bu girişimlerdeki hiç kimse gemileri yakarak gerçek zihniyet değişimine kalkışmadı. Kalkışamadığı için her girişim kadük kaldı. Entelektüel enerji hep aksak ritimle yürüdü. İşte bu insanlar için CHP’de siyaset yapmak için fırsat doğdu. Eğer 2011 seçimlerde CHP başarılı olmazsa, onun yerine CHP’siz gerçek bir demokrat partiyi nasıl örgütleyebiliriz, bu yeni zihniyet nasıl olması lazımı konuşmaya başlarlar. Bu içerden de başlayabilir, dışarıdan da.

İKTİDAR OLMAK TEK SEÇENEK

Peki, başarı kriteri nedir CHP için?

Tabi ki, iktidar. Partiler iktidar olmak için siyaset yaparler. Şu andaki ana muhalefet partisinin hedefi oyunu artırmak olmaz. BDP’nin barajı geçmektir anlarım, MHP ana muhalefeti ben ele geçireyim der anlarım ama CHP zaten ana muhalefet. Bundan sonra hedefi iktidar olmaktır. İktidar olamazsa 2011’de CHP’de sonun başlangıcı olur.

Yani CHP 2011’de iktidar olamazsa yeni bir sol kaçınılmaz mı?

Evet kaçınılmaz. Onun için CHP’nin hedefinin iktidar olması lazım. Kaldı ki bizim araştırmamız CHP’ye oy veren her 10 adamın 5’i Türkiye’nin sorunlarını kim çözer dediğimizde CHP diyordu. Ya da kim başbakan olsun dediğimiz de CHP’ye oy veren 10 kişiden sadece 5’i Deniz Bey’in adını söylüyordu. Bu demek yarısı kerhen oy veriyordu. Ya da daha demokrat alternatifi olmadığı için veriyordu. Şimdi bugün bu kesim rahatladı, umut görerek oy verecekler. Problem buydu bundan itibaren bu mazeret değil. Bundan sonra iktidar olmanın yanında bir hedef ne kabul edilebilir, ne de hoş görülebilir.

YAYIN TARİHİ: 31.05.2010

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.