Oltayla balina avı

Siyaset hayalle gerçeğin bir arada olduğu, olabildiği bir alan. Talep edilen şey yalnızca elimizde olmayan, başkasında olup bizde olmayan değil. Aynı zamanda hiçbir yerde olmasa bile hayal edilen de talep edilir.

Yani siyaset yalnızca mağduriyetler, yoksunluklar için yapılmaz. Yarına dair hayallerimiz için, bu hayallerin bir iddiaya dönüşebilmesi, hayata geçirilebilmesi için de siyaset gerekir.

Var olan koşullar içinden siyaset gerçekçilikten, yarına dair siyaset hayalcilikten beslenir. Hayalcilik bacağı eksik ütopyasız siyaset giderek protest siyasete teslim olur. Var oluşu itirazların üzerinden gelişir. Yarına dair ütopyası olmadığı için de giderek güdükleşir ve bir iddiası olmayan, çoğalma, döllenme özelliği olmayan siyasete dönüşür.

Ya da tersi mümkündür. Var olan koşulları ve sorunları dikkate almadan yalnızca yarına dair hayaller ile harlanıyorsa siyaset, giderek gerçekçilikten uzaklaşır, zamanın ve hayatın dışına düşer.

Doğru denge nerededir? Oltayla balina avlamaktan vazgeçmemek, umudu yitirmemek, ama akşam yemeğini balinaya göre değil elinizde olan makarnaya göre planlamak.

Olta örgüttür, olta fikri yaygınlıktır, olta sade vatandaşın sade taleplerine ürettiğiniz çözümlerinizdir, olta sade vatandaşa, mağdurlara, yoksunlara, yoksullara, zayıflara diliniz, dokunduğunuz elinizdir.

Bunlarda eksikleriniz olsa bile hayaliniz sağlamsa da zaman ve doğru emek bu eksikleri kapama fırsatı yaratacaktır.

Herkesin anayasasını hepimiz yapmak için 

Bugünlerde sivil toplum kıpır kıpır. Her yerde heyecanla toplantılar yapılıyor, tartışmalar sürdürülüyor. Partilerin ve particiliğin dışında kalmış kesimlerde müthiş bir hazırlık var. “Herkesin anayasası” için çalışılıyor. Yeni anayasayı “hepimizin, hep beraber yapabilmesinin” koşulları, engelleri tartışılıyor.

Çünkü önümüzdeki seçimle partilerin bazıları ve hatta hepsi, istese de istemese de yeni anayasayı tartışacak parlamentoyu oluşturacak.

Gelen seçimlerde oy ve milletvekili dağılımını belirleyecek ana eksen partilerin yeni anayasa için belirledikleri tercihleri, ilkeleri, önerileri olacak. Toplumsal barış ve huzurun, bir arada yaşama iradesinin yaşatılabilmesinin ve güçlendirilebilmesinin yolu yeni bir toplumsal mutabakat. Olması gereken bu yeni mutabakatın, ortak yaşamın kurallarını belirlemek.

Bunu beceremez isek, yaşanan siyasal kutuplaşma tümüyle hayat tarzı kutuplaşmasına dönüşecek ve toplumsal planda ayrı adacıklar, gettolar halinde yaşama yaygınlaşacak.

Bunu beceremez isek Kürt meselesi, artık tüm ülkenin, tüm coğrafyanın, tüm bir hayatın sorunu haline dönüşecek.

Herkesin kendi ötekilerine karşı gelişen duyguları, öfkeleri, dilleri manevi şiddetten gerçek şiddete dönüşecek.

Tüm bunlarda ortak yaşama irademizden her gün bir parça daha alıp götürecek.

Bu tehlikenin farkında olanlar, yarına dair hayalleri olanlar yeni bir dil, yeni bir siyaset üretmeye çalışıyorlar. Bu da yeni anayasa tartışmaları etrafında şekilleniyor, gelişiyor.

Her yerde, her dakika tartışma    

Ülkede güçlü, örgütlenmiş, siyasi iddiaya dönüşmüş bir demokrasi hareketi henüz olmasa bile bu tartışmaların her yerde, her dakika yapılabilmesi önemli. Bazı partiler bu tartışmaların, tartışmalardan beslenmenin dışında kalmayı tercih etse bile, kategorik ayrımlara gitmeden, şu partiyle ya da bu partiyle tercihi yapmadan, herkesi bu tartışmalara çekmek önemli. Çünkü yeni anayasanın önündeki engel şu veya bu aktör değil, her bir aktörün içindeki zihniyet kalıpları.

Mücadele edilecek olan da aktörler değil, bu zihniyet kalıpları. Tartışmaların katılımcılarının, aktörlerinin, mekanlarının, coğrafyalarının genişletilmesi bu zihniyet kalıplarının geriletilmesi ve kırılması için gerekli.

Aynı zamanda bu tartışma zenginliği yeni bir anayasa talebinin, farkındalığının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için de gerekli. Ancak böylesi yaygın bir çaba bilinç birikimine ve güçlü siyasi talebe dönüşebilir.

Kim bilir, eğer bunlar başarılabilirse elimizdeki oltalar güçlenebilir, ortak hedefe yönelme pratiği yeni örgüt modelleri, siyaset tarzları üretebilir.  En azından her bir siyasi aktörün içindeki hastalıklı anti demokratik zihniyet kalıpları aşındırılabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.