Seçim sistemine dair öneriler ne anlama geliyor? (3)

Daraltılmış bölge ne sağlar, ne sağlamaz?

Demokratikleşme paketindeki seçim sistemine dair üç seçeneği analiz etmeye devam edelim. Uygulanan sistem ve dar bölge sisteminden sonra bugün de daraltılmış bölge önerisine bakalım.

Başbakanın önerisi 5’er milletvekilliği seçilen bölgeler ve yüzde 5 seçim barajı uygulaması.

Öneride şu noktalar açık değil ya da henüz bilmiyoruz: Her bir seçim çevresi mi 5 milletvekili seçecek yoksa şimdiki seçim çevrelerinden 5’i geçen büyüklükte olanlar mı küçültülecek?

Örneğin İstanbul 2011’de 3 bölgede 85 milletvekili seçti. Öneriye göre İstanbul’un şu anki 3 seçim çevresini 17 seçim çevresine ayırmak gerekiyor. Ama 5’in altında milletvekili seçen örneğin Hakkari, Gümüşhane, Isparta ne olacak?

Bir seçenek ve daha rasyonel olan yol 7 veya 8’e kadar milletvekili seçen iller aynen devam edecek, bu büyüklüğü aşan iller beşli büyüklüklere göre bölünecek. İkinci yol ise bir yandan birleştirmelerle bir yandan bölmelerle her biri beşli seçim çevreleri tanımlamak.

İkinci yolun yapılamayacağı kanaatindeyim ben. Önceki iki yazıda da değindiğim gibi bizim yönetim sistemimizin dayandığı tanım ve yapılanmalar var. Bu topraklardaki bin yıllık devlet geleneği ve aklı var olan yapıyı bozmaya yönelik her girişimi püskürtüyor. Anımsayacaksınız bu yıl çıkarılan Büyükşehir Kanunu bile Anayasa Mahkemesinden az daha dönüyordu. Dünkü bölümde değindiğim gibi yönetim sistemindeki tanım ve sınırlamalarda değişiklik yapmadan bu türden her girişim devlet aklıyla reddedilecektir. Tutarlı da değildir.

Birleştirmeler demek iki ili bir seçim çevresi yapmak demek. Seçilenler hangi ildeki seçmenlerin milletvekili olacağı sorusu da ayrı bir soru.

Öte yandan bugünkü seçim sistemiyle seçmen-seçilen ilişkisinin de giderek yok olduğu ve süren göç nedeniyle daha da kötü olacağı da açık. Bu nedenden daraltılmış bölgeye geçmek gerekiyor ama nasıl bir daraltılmış bölge?

Bu nedenle analize şu varsayımla devam edelim, küçükler aynen devam edecek, belli bir sayıyı aşacak büyüklüğe gelenler bölünecek. Bundan sonraki soru ise şu: Her ne kadar öneri 5 milletvekili çıkaran seçim çevreleri de olsa önerilen yüzde 5 baraj ile beraber düşünüldüğünde olası sonuçlar ne? İdeal veya ideale yakın büyüklük ne?

Yine bir seçim çevresi üzerinden hesap yaparsak ve bu seçim çevresindeki oy dağılımını tıpkı 2011 seçim sonuçlarındaki gibi olduğunu varsayarsak, 1000 seçmen için tablo şu:

zx

Bu tablodan çıkan milletvekilliği dağılımı da şöyle:

sd

Gördüğünüz gibi ne MHP ne de önerilen yüzde 5 barajı geçtiği halde BDP milletvekili çıkaramıyor. Bu sistem sınırın 5 olması nedeniyle büyük iki parti lehine çalışır.

O zaman hangi büyüklük ideale yakın sonuç verir. İdealden kastımın ne olduğunu tekrarlayayım: Temsilde adalet, yönetimde istikrar, diri seçmen-seçilen ilişkisi.

Aşağıdaki tablo yine 2011 seçimlerindeki ülke oy oranları seçim çevrelerinde de tekrarlansa idi varsayımına göre hazırlanmıştır.

fd

Gördüğünüz gibi en düşük oy alan BDP’nin milletvekilliği kazanabilmesi için ancak 14 milletvekilliğinden oluşan seçim çevreleri gerekir ve o zaman temsilde adalet sağlanabilir.

Fakat baraj da düşürüleceğine göre BDP’nin yüzde 6’da kalmayacağı, Kürt yurttaşlarımızın nüfus büyüklüğü ve ülkedeki dağılımını da dikkate alarak yüzde 9-10 mertebelerinde oy alacağı varsayılabilir. Bu durumda ancak 9 veya11 milletvekilliğine dayalı daraltılmış bölge tanımı biraz daha doğruya yaklaşır.

Ama ülkede yalnızca siyasi, kültürel, toplumsal çeşitlilik yok. Aynı zamanda yeni gündelik hayatın ritmi içinde gelişen ve çeşitlenen duyarlılıklar da var. Örneğin yalnızca Ergene nehrinin ve etrafının kirliliğini dert edinen bir hareket yeni toplumsal mutabakatı üretecek parlamentoda olmamalı mıdır? Daralmış bölge öyle tanımlanmalıdır ki bu çeşitliliğin de siyasi temsili sağlanabilsin.

Önerim barajsız daraltılmış bölge

Seçim sistemi tartışması yararlı ve gereklidir. Ama siyasi ve teknik yönleri birbirine karıştırılmadan tartışılmalıdır. Bugün ülkenin geldiği noktada var olan sistem aynen sürdürülmemelidir.

Seçim sistemini tartışacaksak yalnızca baraj ve bölge tanımından ayrı seçmen kütüklerinin hazırlanması ve güncellenmesinden, Yüksek Seçim Kurulundan başlayarak seçimlerin yürütülmesi ve yönetilmesine kadar bir dizi tartışılması gereken mesele kapsam dışında tutulmamalı, hepsinde birden yeninin ne olası gerektiği tartışılmalıdır.

Siyasetin seçim boyutunu tartışırken siyaseti düzenleyen diğer tüm yasalar ve düzenlemeler de tartışılmalı ve siyasetin doğallaşması, demokratikleşmesi sağlanmalıdır.

Seçim sistemi ile yönetim sistemi birbirinden ayrılmaz boyutlardır. Yönetimin yeniden yapılanması, yerinden yönetimin gereklerine uygun bir yönetim düzeni artık kaçınılmazdır.

Tüm bu kapsam ise bizi yine yeni anayasaya getirir. Ama yeni anayasa sürecinde de bir yere geldik ve tıkandık. Belli ki büyük olasılıkla yeni anayasa yeni parlamentoya kalacak.

Yeni anayasa için gereken şey ise sanıldığı gibi çoğunluk değil, çoğulculuktur. Yeni bir üst değerler manzumesi oluşturabilmek, yeni bir uzlaşma üretebilmek birinin diğerine baskın çıkmasıyla değil hep beraber yeni bir uzlaşmayla olur.

Bir yandan da ülke siyasetinin verili durumu var. Siyasi hayat bu ülkede ne yazık ki olması gereken üzerinden değil yapmaya razı olunanlar üzerinden yürüyor.

O zaman gerçekten seçim sistemini güncellemek için bir düzenleme yapılacaksa, güne ve ihtiyaca uygun olan şey barajı beşe değil düşüren değil tümden kaldıran, 9 veya 11 milletvekilliğine ayrılmış (bu sayıları aşan illeri) daraltılmış bölgedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.